Dikkat! Bu film içme isteği uyandırabilir! 🤭



Bir okulda öğretmenlik yapan dört meslektaşın alkol hakkında ortaya atılan bir hipotezden hareketle bizzat kendileri üzerinde uyguladıkları deneyin hikayesi Druk. Hipoteze göre insan vücudunda %0,5 oranında alkol eksikliği vardır. Tam da bu noktada dört arkadaş Nikolaj'ın 40. yaş günü yemeğinde vücutlarına olması gereken oranlarda alkol alacaklar ve bu sayede hayatlarındaki değişimleri gözleyeceklerdir. Başrolde Mads Mikkelsen'ı, Martin karakterini canlandırırken izliyoruz. Buraya ufak bir şahsi görüşüm için parantez açmak istiyorum. Eğer melankoli ve keder kavramları kanlı canlı bir varlık olsaydı şüphesiz tepeden tırnağa Mads Mikkelsen bedeniyle var olurdu. Yapımcılar da bunu görüyor olmalı ki, daha önce "Jagten" filminde izlediğim gibi bu tarz rollerin biçilmiş kaftanı olduğu aşikar. Canlandırdığı Martin karakteri uzun süredir mutsuz, içe kapanık, aile ve sosyal ilişkileri zayıflamış, meslek hayatında pasifleşmiş biridir. Onun bu durumu arkadaşlarının da fark ettiği bir gerçektir ki hem Martin'in cesaret bulması için hem de 40'lı yaşlarda rutine bağlamış hayatlarında yeni bir heyecan aramak adına kendi aralarında bu deneyi gerçekleştirmek için harekete geçerler.


Başlarda her birinde olumlu yönde etkiler gözlemlenir. Mesleki performanslarında olan artışla birlikte Martin evliliğindeki çatlakları nihayet gidermek adına ailesiyle daha fazla vakit geçirmek için fırsatlar üretmeye girişir. Peter kaygı yaşayan öğrencisiyle ilgilenir. Tommy antrenörlük yaptığı takımda başarılara şahit olur ve Nikolaj iyi bir baba figürüdür. Filmin ilk yarısında gerçekten de alkol tüketiminin bu oranda hayatlarına faydalı etki etmesi kafalara istemsiz bir "Acaba?" sorusunu getirmiyor değil... Beraberken dilediklerince içiyorlar ve çok eğleniyorlar, hayatlarının da güzelleşmesi cabası! Peki ya sonra...


Filmin ikinci yarısında her biri oldukça rahatlamış ve hayatlarından memnun olan bu dört adam için ne yazık ki artık bazı çatırdamalar ortaya çıkar. Okulda alkol tüketen öğretmenlerin olduğuna dair söylentiler çıkar ve sarhoş bir halde toplantıya katılan Tommy ile iyice anlaşılır. Bu arada alkolü lise çağlarında çocukların bile içtiği aşikar olmasına rağmen, sarhoş bir öğretmeni görmek sanki utanç verici bir durum gibi anlatılmıştı, sanırım dini yasak olmamasına rağmen ahlaki yargılar bunu bir ayıp olarak nitelendiriyor, bu da kültürleri ile alakalı olmalı diye düşündüm. Ayrıca bir dipnot açacağım: Filmde barda körkütük sarhoş olmalarına rağmen hiçbiri dans harici bir taşkınlık yapmıyor. Kültür demişken bunu da eklemek istiyorum çünkü bizim coğrafyamızda da olduğu gibi sarhoş olmakla birlikte sağa sola sataşmak, kavga veya taciz olayları ortaya çıkabiliyor, bu yönden karakterlerimizin amaçlarından sapmamalarını gözlemledim ve bu karakterden ikisi bekar. :) Tommy hiç evlenmediği ve çocuk sahibi olmadığı için bunun yoksunluğunu iyice hissetmeye başlar. Nikolaj ailesine yeteri ilgiyi gösteremez. Martin ise uzun süren depresif döneminde fark etmeden ilgisiz bıraktığı eşinin ihanetini öğrenerek sarsılır. Martin geçen bu süreçte ruhsal çöküş yaşamasına rağmen karısına aşıktır, onu "çocuklarımın annesi" diyerek hayranlıkla anlatır ve sadıktır. Bu ihaneti öğrenmesi ile evliliğini bitirir.


Dört kafadarın bu deneyi, Tommy'nin bakımını özenle takip ettiği hasta ve yaşlı köpeği ile birlikte tekneyle açılıp intihar etmesiyle son bulur... Arkadaşları yas için tekrardan masaya otururlar fakat şimdi üç kişi kalırlar...


Ve muhteşem final sahnesi... Mezun olan öğrencilerinin eğlencesine katılan öğretmenler dans ederler, burada Martin'in o çok bahsedilen dansını izliyoruz. Eşiyle barışma sinyallerini veren telefon mesajlarını gördükten sonra Martin bütün prangalarından arınmış, hür ve mutlu bir adamdır.


Bir replikle sonlandıralım:


"Gençlik nedir?

Bir rüya.

Aşk nedir?

O rüyada gördüğün şey."