‘Peki ya geride kalanlar’ diye geçirdi içinden

Geride kalanların içinde geride kalanlar…

Kendilerini sessizliğin uydusu ilan eden

Değneği olmaya niyet etmiş herkesi inkâr edenler…


Ya randevusuna gelmezse duygular

Sen o vakitlicesini beklerken binmeye otobüse, bizzat hem de her şeyden önde kaçırdığın otogar,

Hayat senin de sen hayatın mısın ey isyankâr!

Bir cenaze eviyken aklının köşesi, kaybolmuşken aklının neşesi, kaçamayacağını bile bile sığındığın o yaprak sanki senin için mi var!

Hissetmekten kaçınmaya ettiğin o dertten bir yaprak deseni seni kurtarmaz zinhar!


Dalıp gittiğin motife güvenirken, acı bastırdıkça daha güçlüce o damarları çizerken, renkleri tek tek zihnine işlerken kalbin sana rahat verir mi? 

Rahat verse bile sen rahatla ne yapacağını bilir misin ki?

Rahatça ağla diye onca insan tutarken dahi elimi

Ben kendime bile bırakamıyorsam kendimi

Uyanacaktır zihnim ve diyecektir ki:

“İstemiyorum sevmemi, istemiyorum görmemi, yarın acı getirebileni bugün kalbimde tutabilmemi”


Diyelim ki duymadın ismini, diyelim ki demedi kimse yanında onun adını, kaybını

Cenazede başlasın, atsın bu inkâr adımlarını

Anmasın yıllarca kimse onun adını, sadece görün mezar taşında, sadece bir iki küpür yerel gazetenin bilmem kaçıncı sayfasında

Bu her sokağını saran acının yanında, 

Mutlu olmayı bir daha istememeyi kabul edecek misin?

Yoksa devam eden hayata, devam ettikçe daha mı fazla öfkeleneceksin?


Tek bir soruyla başladı mesele; o yaprağı daha göz ardı etmeyi bilmeden, o ismi de hayatında bir daha hiçbir kâğıda çizmeden

Bir cenazenin sınavında çıkmaz sandın, çıktı. 

Bir Allah’ın kulu sormaz sandın, sordu.

Bir gittin, bir kaçtın, ondan saklandın gittin başka odaya sığındın, başka desene baka kaldın, başka yaprakların kenarlarını boyadın, yakalanacağını bilmeden…

“Sahi nasıl gidiyor?”

Sahi mi?

Sen senden ve seni sen edeni kaybettiğinden, biraz sonra saklayacağından kaçarken sana seni sordular, utanmadan.


Ne yaprak silindi gözlerinden ne de gözlerin silindi.

Ne onun adını ekledin ağıtlarına ne konuşurken kaybın kelimelerine eklendi.

Sıra ona ne zaman gelecek diyorsun ama sıra daha sana gelmedi!