Yazmak insanın iç dünyasını rahatlatan ve doyuma ulaştıran bir eylemdir. Yazarsan sorunu tespit eder ve bir çözüme ulaşırsın. Tabii bu genel geçer bir tanım değildir. Tamamen yazmaktan ne anladığına ve yazarken ne hissettiğine göre değişen bir durum. Benim yazarlığa bakış açım biraz daha romantik olduğu için cevabımın da bu şekilde olması kaçınılmaz gibi duruyor. 


Peki, başlıkta belirttiğim gibi, nedir düşünce balonu? Biraz da bundan bahsedelim.

İnsan düşünür, düşünme sonucunda bir eyleme kalkışır ve bunu hareketleri ile gerçekleştirir. Herkesin bakış açısı farklıdır ve düşündüklerimizi dillendirdiğimiz zaman ortaya farklı görüşler çıkar ve ufkumuz gelişir. Araştırmayı, okumayı ve birçok konu hakkında düşünmeyi seven bir insan; biraz da yazmaya meraklıysa eğer, çevresinden aldığı, kendi deneyimlediği şeyler ile bir balon misali şişer, şişer ve doyum noktasına geldiğinde ne olur? Elbette patlar. 

Bu patlama tabii ki balonda olduğu gibi eski işlevini kaybetmesi gibi bir sonuç doğurmaz. Aksine öğrendiklerini çevresine yaymaya başlayan bir yazarı doğurur. Aynı kabuğunu kendi kırarak çıkan bir civciv gibi. 


O yüzden öğrenmeli, araştırmalı ve tecrübelerimizle bunları birleştirerek yazmalıyız. Yazmalıyız ki başka insanların ruhuna dokunabilelim. Yalnız olmadığımızı, tek başımıza olmadığımızı hissedebilmeliyiz.