Gençtim ben hatırlamam, dünü unuttum, yarına kalmadım. Bir şeylere sinirlendiğim, gerçekten sevindiğim veya üzüldüğüm şeyler vardı. Bilemem artık eskide kaldı o günler her gün bir öncekinden biraz daha eksildim, kalmadım bugüne. Bir yerden sonra özlemek de bir duygu olmaktan çıkarmış, her gün kokladığım gülün bir kokusu kalmadı. Serzenişte bulunmak, bulunmak bile çok gereksiz bir çaba artık şu anki bana. 


Büyümek böyle bir şey mi? Her gün azalmak mı? Her gün bitmeyen bir hevesle eksilmeyi beklemek mi yaşlanmak? Sormadan, halimin kötü olduğunu bilen kedimle bir başıma kalmak mı acaba büyüttü beni. Zor zamanlar elbette geçer bakmayın böyle söylediğime her şey unutulur, en korkuncu da budur zaten. Ben seni unutmayı inan geçtim, mutlu olduğum halimi de bir kenara bıraktım; ben üzüldüğüm halimi bile hatırlamıyorum. Şöyle ağız dolusu küfür eder gibi gözlerime baksan bir ışık yaksan inan burada bir yansıması olmayacağından korkuyorum. 


Yeniden başlar mı insan hissetmeye, yeniden üzülür mü onca acıya kanayan yürekler. İnanın her yangının körüklediği başka bir yangın vardır elbet; sanmıyorum söneceğini, öyle umuyorum. Son bir paragraf yazacak kadar halim kaldı sanmıştım yokmuş. Ben size bir şiir bırakayım en azından eliniz boş gitmeyin.


“Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir. 

Bir gök gürlese bari diyorum bir sağanak patlasa

Bitse bu kirli ve yapışkan sessizlik, hiç gitmesem

Oysa ne kadar sakin sokaklar, kent ve bütün yeryüzü

İpince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne

Sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz. 

Belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün...”


-Belki Yine Gelirim / Ahmet Telli