Biraz konuşabilir miyiz?

Yine gelmişsin.

Evet geldim, aslında hep içindeydim de sen bana sağırsın. Bak, küçükken hiç böyle değildin sen. Hep benimle konuşur, beni dinlerdin.

İnsan değişiyor işte büyüdükçe. Sen ne saçmalamaya geldin yine?

İçinde hapsettiğin asabi kişilik dışarı çıkıp bedenine yansımış. İnsan kendine bu kadar asabi davranmamalı.

Sana mı soracağım ne yapacağımı? Ben şu anda böyle davranmak istiyorum.

İlla benim kızgın, kırıcı yönümü görmek istiyorsun anlaşılan. Ben arayı bulmaya çabaladıkça sen olayları çığırından çıkarıyorsun. Sözde şu aralar kendini dinliyorsun değil mi? Sen öyle sanıyorsun. Senin kendini dinlediğin yok. Kendinden, o beynindeki, gerçekleşse hayatının değişeceğini düşündüğün fikirlerini susturmak için kendini oyalıyorsun sadece. Oysa biraz ya, birazcık yürekli olup konuşsan benimle, her şey daha başka olabilir. Ama sen her şeyi bilen hanımefendi, kendine ufacık bir şansı reva görüp insanlara milyon defa şans veriyorsun. Hani insanlara kızıyorsun ya seni yarı yolda bıraktıkları için aslında insanlara değil, kendine kızıyorsun. Bu insana milyonlarca şans vermek yerine kendime bir şans vermiş olsaydım, kendimi tanıma fırsatım olmuş olsaydı daha emin adımlarla yürür ve daha iyi insan ilişkilerine şans verebilirdin.

Kalbimi kırıyorsun.

Asabiyet nedir bir gör istedim. Öyle senin gibi etrafı yakıp yıkan asabiyetle bir yere varılmaz. Asabiyetinin, isyanının bir amacı olmalı.

Benim asabiyetim anlaşılmamaya, koskoca şehirde yapayalnız olmaya, vazgeçilen, feda edilen ilk kişi olmaya. Peki senin asabiyetinin amacı ne? Beni kırmak, kendime küs etmek mi?

Hayır, hayır. Amacım sadece bana yani kendine ufak da olsa bir şans vermen.

Geç kalmadım mı? Yaşım olmuş 20.

İnsan kendine hiç geç kalır mı?

Bilmem, hiç kendime doğru yürümedim ki. Kendimle doğru düzgün bir sohbetim bile yok. Öylesine, gündelik hayatın sürüklediği yere gidiyorum. Kendimle konuştuğumda da onu en ağır mahkemelerde yargılıyorum.

Sen kendini mahkemelerde yargılıyorsun ama ben seni her halinle kabul ediyorum. Ama doğru sen kendine dair hiçbir şey bilmeyen kendine kör birisin. Ama korkma bu körlüğün günün birinde bitecek ve kendinde kendini göreceksin.

Körlük tek gözlerde olmazmış, insan bazen kendinde kendini de göremezmiş. Kendine olan körlüğünü insanlar görmesin diye de bir asabiyet takınırmış. Bu asabiyetim nasıl geçer bilemiyorum hala insanlara ama en çok da kendime sinirliyim. Kendimde kendimi göre göre belki kendime sinir olmaz da onu sevebilirim. Sevmeye başlasak kendimizi belki de her şey düzelecek. En azından iyileşir birazcık.