Biraz yorgunum bugün. Ruhumda bir ağırlık, kalbimde derin bir kırgınlık taşıyorum. Hayatın getirdiği onca yük ve beklenti altında ezildim. Her adımda biraz daha yoruldum, her yanlışta biraz daha kırıldım. Şimdi, yalnızca durup dinlenmek istiyorum.
Kendime soruyorum, neden bu kadar zorladım kendimi? Neden her şeyin mükemmel olmasını bekledim? Hata yapmaktan korkarak, içimdeki çocuğu susturdum. Oysa ki, hatalar da yolun bir parçasıydı. Her düşüş, yeniden kalkmak için bir fırsat sunuyordu. Ama ben, o düşüşlerin izinde kayboldum.
Yorgunluk, bedenimdeki ve ruhumdaki her hücreye işlemiş. Gözlerim ağır, adımlarım isteksiz. Kalbim, kırık dökük bir halde, yeniden toparlanmayı bekliyor. Kendime kızgınım, evet. Ama bu kızgınlık, belki de yeniden ayağa kalkmam için bir uyarı. Kendimi affetmem gerektiğini söylüyor.
Bu yorgunluk anı, durup düşünmem için bir fırsat. İçimdeki kırgınlıkları onarmak, kendime şefkatle yaklaşmak için bir davet. Her bir kırık parça, beni ben yapan, beni güçlendiren izler. Bu yorgunluk, aslında yeniden doğmanın bir başlangıcı olabilir. Kendimi toparlayıp, yaralarıma merhem sürerek, yeniden yola çıkabilirim.
Her şeyin ötesinde, kendime şunu hatırlatmalıyım: Yorgun olmak, kırılmak, insan olmanın bir parçası. Ve bu süreç, bana kendimi sevmeyi, affetmeyi ve yeniden başlamayı öğretecek. Çünkü her yeni gün, iyileşmek ve güçlenmek için bir fırsat sunar.