Bırkalamak ve Irgalamak Üzerine

Bırkalamak öyle bir sözcüktür ki, fiziki yada zihinsel bir eylem içermesi konu değildir. Bırkalamak; kurcalamak, dürtmek , dürtüklemek, işi karıştırmak, işi bozmak gibi pek çok eylemi içinde barındırır. Irgalamak sözcüğü ise, çok bırkalayanın ‘seni ırgalamaz’ şeklinde püskürtüleceği yada ‘beni ırgalamaz’ şeklinde sıyrılacağı çözüm içeren güçlü bir sözcüktür.

Sevgili okur, bırkalamayı her ne kadar olumsuz ifade etsek de; bırkalamak merak içerir. Merak yaratıcı düşünceyi destekler, besler. Beni ırgalamaz dediğin yerde büyü bozulur. Seni ırgalamazsa sistem sana malzeme vermez. Dedikoducular meraklarıyla destekledikleri, yaratıcılıkları ile renklendirdikleri metin yumrularını hikaye haline dönüştürürken aslında sanat mı icra ediyorlar? Biraz süsleyerek baktığımızda senin de dedikodu sanatına saygın arttı değil mi? Evet, sanat her yerde, klişesine işte tam bu noktada gelebiliriz.

Sanatçı durmaksızın bırkalayan kişidir, ve tüm püskürtmelere rağmen her konunun onu ırgalaması gerekir. Sanatçı; dedikoducu, sanat dedikodudur. Fark, malzeme farkıdır.

Okur, ne zaman dedikodu başlayacak diye soruyorsun değil mi kendine? Biliyorum sen de seviyorsun. Senin de “Ama dedikodu yapmıyoruz olanı konuşuyoruz.” çizgin yok mu? Eğer aklından geçen buysa, dedikodu 101 ilk madde yanına bir tik...

Tabi bu kavramlar bu kadar geniş alanları kapsarken, ilgi alanlarımıza göre hem konularda hem de malzemelerde uzmanlaşmak bize nitelik ve nicelik getirir. Dedikodumuzun tanımlanabilir esere dönüşümü de işte tam bu noktada başlar.

Yetenek ise malzemeyi uzaktan tanıyıp, bırkalanacak konuyu doğru seçmektir. Özetle bu işin tarifi; bırkalanacak konu tespit edilir, beni ırgalamaz yada seni ırgalamazlara kulak tıkanıp uzmanlaşılır, malzemeler toplanıp dedikodu metni olgunlaştırılır, bu aşamaya geldikten sonra o dedikodu, bağlasan durmaz. İçinde tuttukça köpürür, köpürdükçe renklenir. İşte özgün eserimiz huzurlarınızda...

Bir de bu işin şu tarafı var doğasında, seni ırgalıyorsa, bırkalanmayı da göze alacaksın. İşte profesyonel dedikoduculuk tam da burada başlıyor. Malzeme al, malzeme verme. Sanat tarihçilerinin, ve yazarlarının işi de bu değil mi? Dedikoducuların dedikodusunu yapmak.