Şu camların ucuna değen gergin, mavi örtüyü seyre dalmışken soğuk bir bankta çocukluğum eline sopa almış, hatıraların ıssız dehlizlerinden birinde kıstırdı beni. Coğrafyanın kader sayılıp hiçbir şeye başkaldırılmayan topraklarda doğmuştum. Belki de işte, tam bu sebepten kaderimizdi coğrafyamız. Hiçbir şey sorgulanmaz, isyan edilmez, imkânımız yok denilip üstü örtülürdü hayallerin. Saygın bir bisiklet tamircisi olmayı çok istemiştim. Fakat coğrafyam beni kütüphane memuru olmaya zorlamıştı. Orada da tutkumdan vazgeçmemiş; ansiklopedilerden, bisiklete dair her şeyi okuyup öğrenmiştim. Ne var ki eve körüklü belediye otobüsüyle gidip geliyordum. Oysa ne çok isterdim küçük bisiklet tamirhanemde kendime en özel bisikleti yapıp onunla yolculuk etmeyi. Fakat her ne olursa olsun hayalini yitirmiş sayılmam. Dün kırk beşinci yaşıma girdim. Şunun şurasında emekliliğime ne kaldı ki? Bu coğrafya böyle işte. İnsanın en güzel hayallerini emeklilik sonrasına erteletir. Böyle söyleyince siyasiler kızıyorlar. Ülkemizin evladısın, okul yaptık okudun, iş verdik memur oldun, çalışıyorsun diyorlar. Ne kadar düşünsem de onlara hak veremiyorum. Hepsinden önce keşke benim fikrimi de sorsaydınız, diyorum. Alınıyorlar bu lafıma ama ne yapayım? “Neyse kedicik. Bana müsaade. Arada sırada bu parka gelir, bu banka otururum, buralarda olursan yine muhabbet ederiz.” diyerek kalktım. O kadar yalnızdım ki bir kedi hayal edip ona anlatmışım gibi bu içimden geçirdiğim tüm şeyleri; kendi zihnimde, kendime kalabalık yaratmaya çalışmıştım. Ağır ağır yürüdüm. Caddeye varmak üzereydim ki birden bir çukur içinde buldum kendimi. Gözümü açtığımda hastanedeydim. Meğer belediye, çukur kazmış parkın girişine. Etrafını da kapatmadıkları için ben o dalgınlıkla düşmüşüm çukura. Omuriliğim zedelenmiş, bacaklarım tutmayacakmış bir daha. Doktor bunları anlatırken belediye heyeti girdi içeri. İhmal olduğu için tazminat hak etmişim belediyeden. Tazminat istemem, dedim. Hazır malulen emekli de olmuşum, açın bana bir bisiklet tamirhanesi. Kırmayıp açtılar, sağ olsunlar. Fakat benim artık bacaklarım çalışmıyor. Tekerlekli sandalyemin üzerinde otursam da o çok özel bisikleti yine de yapıp mahallede bisikleti olmayan, arkadaşlarının bisikletlerinin ardından koşturan çocuğa hediye ettim. Kütüphaneden memur arkadaşım Nazmi, bugün bazı ansiklopediler getirecek bana. Üç tekerlekli elektrikli bisikletlerin yapılışını öğreneceğim. Ne yani, bacaklarım tutmuyor diye tutkumdan vaz mı geçeyim?