Yazıyordu yazar... Ellerinden kan aka aka... Hayatına son veriyordu belki bu satırlar. Farkında bile değildi. Yazmak için tuttuğu kalemin bir bıçak olduğunun ya da mürekkep zannettiğinin kendi kanı olduğunu... Yazarken düşünüyordu. Ellerinden akan oluk oluk kanın kimse farkında değildi. Oysa... Oysa o etrafındaki herkesin dertlerini dert eden biriydi. Belki debiriktirdiği dertler, heybesini doldurmuştu ve o bunun farkında değildi. Yazıyordu yazar. Hayatını anlatan kitabın son satırlarını yazıyordu yazar. Ellerinden akan mürekkep son sayfaya, son yazılarını yazıyordu. Yazar belki de son satırının bu olmasını istemiyordu. Ne yazık ki oldu...

"Mutlu başladı hayat, mutsuz bitti." İsterdi yazar, o da mutlu veda etsin hayata. Mürekkebi, kanı olmasın. Bazen olmuyor istediklerimiz. Olduramıyoruz. Güçlü başladığı savaşa, donanmasında hiçbir şey kalmadan devam ederken o da farkındaydı aslında. O sonun başlangıcı olamadı. Çok istedi. Çabaladı. Olmadı. Aradığı kitap kahramanlarına ulaşamadı. Belki de kahramanlar bulmak istemedi onu. Kendi kahramanı olacak gücü bulamadı kendinde.