Hoşça kalamadım Crane

Sylvia’nın fırınını arıyorum

Üzerimde Chatterton erkenciliği 

Şu hayatta en çok Urmuz’u anlıyorum


Ceplerimde Woolf’un taşları var

Ferruhzad boş yere yaşamadı ya


Orhan Veli’yi çalan çukurda,

Oğuz Atay gibi son şakamla:

“Sevinmeyin, daha ölmedim.”

Ama ölmeyeceğimi de garanti etmedim

Bu arada Kosinski,

Şu poşeti indir gözünü seveyim


Edebiyat soru eksi cevaptır

Peki Barthes, şu kamyon da neyin nesi?

Zweig, sen o yatakta geberdin diye

Faşistler kumandayı devretti mi

Ve hâlâ hiç kimse Caicado kadar 

Sözünün eri değil


Son anında yanımda olsaydın Lionel

Son duyacağın keskin bir kahkaha olurdu


İstanca Dağları eteklerindeyim

Sabahattin’i gören yok mu?


Hangi şeytanın ölü canlara oyunu şimdi

Hepimizin çıktığı Gogol’un paltosu


Kitap dükkanlarına farkında olmadan dadanan

Erken göçen küçük yaşlı adam

Fitzgerald’ın kalbi gibi krizde

Üstünü Tolstoy ile örttüğüm yaram


-Tennessee’ye de diyeceğim var

O ilacı alma

Bir aksilik çıkacak-


Byron gibi uyumalıyım artık

Bu şiiri Yesenin’in yoluyla yazdım

Şimdi yerini öğrenebilir miyim

Hemingway’in beynini uçuran av silahının

Defolmadan üzerimden Puşkin aptallığı


Salgari öfkemi dindirecekseniz

Balzac’ın elinden fincanını alın