Boş ver arkadaş, ben hep kendimi kandırmalarımın kurbanıyım, 

olmayanı olan gibi görmelerimin cezası...

İnsanın ilk göz ağrısı güzel bakmak olmamalıydı,

onu betimlemek, kendini küçük düşürmek olmamalıydı.

sarhoşluğuyla yataklara düşüren sevişmeler olmalıydı;

birkaç blues ve romantik piyano eşliğinde.


Boş ver arkadaş, dibi kanında boş şişeler kırmızıya boyasın ayaklarını,

henüz acıyı hissederken, anılar bıraksın koşarak gitmelerine.

Nefes nefese kalışlarını dumanlar esir alsın.

ıslak saçlarının rüzgarda savrulması değil de, 

içtiğin meyler döndürsün düşüncelerini.

düştüğünde yere topraktan al gücünü,

çamura batsa da düş kırıkların.


boş ver arkadaş, kaybolsun, sevgisiz kahpe Bizans'ta,

fethetme bu şeytani şehri. 

Hem bakarsın tarihi silip koca koca binalar yığar aykırı gençliğine,

bir 70'lik depreme heba olur en kıymetli zamanların. 

hele de güneşin batmamışken, ormanların yanmamışken

seyran etmekte kal, yoksa arkanda milyonlarca ceset bırakırsın da,

kalkamazsın vicdanının altından.


Boş ver arkadaş, dini imanı üçkağıtçı gülümsemeler olmuş bu insancıkları,

senin hayatın karanlık diye yalanlarıyla ışık tutma saf hayallerine.

Kocaman gülücükler saç en hülasından hülyalarına...

Ve bil ki yıllar sonra, yollar sonra kavuşacaksın kahırlarının sonuna,

haykıracaksın metal kadar sağlam şarkılarınla...