bir yudum tazelik serdim

ayaklarının önüne

temiz bardaklarımı çıkardım

en sandıklı çeyizimden

uydurdum laflarımı

şarabın da ahengine

başlayabiliriz evvelden,

bugünden, ahirden



En Önce

solmuş suratım taşıyor

şu koca güz mevsimini

göç vermeden evvel

düşün de süz menzilini

düş kalk derken özledim

sendeki düz mevzileri

eski fotoğraflar böğün

çevreledi benliğimi

-eski fotoğraflar gelin

çerçeveleyin beni-


Bugün

uyuyamadığım gecelerin

peltek karanlığında

dünya dönerken ben

olan biteni izlerim

ölüm, tüm acıları

kenara bırakmak da olsa

selam ederim zarifçe

taht misali taşlara


Ve Sonra

yıldızların bir alt satırına geçireceğim

eski daktilomun emeklerini

çok perdeli hayatın

basamaklı şiirlerini

haybeye mi yanmıştık

ateşinde hislerin

yorgun karanlıkta fısıldanan

bir de şarkı isterim

ay ışığında dinlenir sesin

ay, ışığında dinlenir senin

bu kaçıncı akıl

sağlığımdır yitirdiğim


kaldı dimağımda bir ad

kaldı damağımda bir tat

ve izlerin




hayaller sallandırdım

bucaksız bahçelerden

olmadı da sığındım

tek bir heceye

olmadı sığamadım

tek bir merceğe

yetişemedim evvele,

bugüne, ahire

astılar kendilerini

yıldızlar geceye