Mutsuz olduğumuz günler mutlu olacağımız günlerin habercisi midir?

Her gün belli bir içtenlikte geliştirdiğim olumsuz olaylar belli bir mutluluğu da yanında getiriyormuş gibi geliyor. Majör depresyonu 7 yıldır atlatamamış olmamın getirdiği en güzel dönemim, mani dönemimde 2 aydır çile ve ızdırabın içinden çıkamıyor olarak ilk defa yazma güdüsünü içimde toparladım. Gelen bu yazma hissi, yaşadığım hayat zorluğunu bir nebze başkasına aktararak hayatın ne denli halleri olduğu, en küçük derdinizin bile bir düzlüğe getirecekmiş hissi aslında insanı hayata bağlayan bir tür dürtü gibi peşimden kovalıyor. Eskiden geçirdiğim kötü günleri (4 yıl kadar önce) yalnız kalmama bağlıyordum. Fakat olayın ne kadar sosyal olduğunla bir alakası olmadığını anladım. Önemli olan içinde olduğun insanla ne kadar sosyal olduğun, ona ne kadar vakit ayırdığın. Bazen ona bile vakit ayırasım gelmiyor. Mutlu nasıl olunur onu bile unutuyor bir zaman sonra insan mutluluğa bağımlı kaldıkça. Yaşadığım onca şeyi ne kadar içimde minimalize etmek istesem de (Minimalist felsefeyi mantıklı bulmuyorum.) edebildiğim kadarıyla yine o ufak mutsuzluk beni darboğaza sokuyor. Çok yorgun düşmüş bitmiş bir bedeni bir de kendini yormak istemeyen hantallaşmaya yatkın zihin takip ediyor. İyi (kendimce iyi olmak, aşırı kötü olmamak) olduktan sonra aşırı zorunlu zamanların bende uyandırdığı his tıpkı yoğunluk arasında hem kasaya hem ürün yerleştirmeye çalışan kasiyer. Her yere yetişmek istiyor ama neredeyse hiçbir şeye yetişemiyor. Mutluluğun kısa sürüp beraberinde bir bitkinlik ve ölümün en tatlı yanını "nihai kurtuluşu" getirmeye her gün daha yakın olması... Lütfen söyleyin bu bir döngü mü?


Yıllardır aradığım bu sorunun cevabı aslında tek celsede sonuçlanmasını istediğim dava misali binaenaleyh sonucu hemen öğrenmek isterim. Şu da bir gerçektir ki uzun beyin fırtınaları, konsensüslar ve ilk görüşte beni çözme uğraşı içinde olan insanlar ve herkesi sevme niyeti içinde olan insanların duyduğu kibir.7 yıl içinde arayışta olduğum bu soruya anında eğer ki cevap bulursam bu sefer çok büyük bir yok oluş içine gireceğim gerçeği. Şöyledir ki senelerce aradığım bu cevabı anında bulmak aslında boş bir arayışın içinde olduğumu anlatacak bana. Numeroloji pek inanmasam da bu 7 yıl bana 7 farklı günahı, Herkül'ün 7 farklı yaratığı öldürmesi, Zeus'un en yüce 7 özelliği... Aslında pek bir şey ifade etmiyor ama bunlar kimimize göre gerçekten günah kimimize göre bir meleği öldürmüş olmak. Öyle bir acı çekiyorum ki bazen yaptığım iyi şeylerin bile kendi melek tarafımı bile bıçaklayan o gölgelerin içinde boğulmak üzere olan meleğin her defasında aynı şey olacağını bilerek kafasını suyun içinde çıkarak "buradayım yardım edin" şeklinde attığı çığlıkları duyar gibiyim. Elbet bir gün ya içinde bulunduğun henüz kirlenmemiş olan su içine yapraklar düşecek çeşit çeşit böcekler girecek belki de içinde tekrar yaşam başlayacak belki de su o kadar bulanacak ki bataklık haline gelip iyiliği öldürecek. Umuyorum ki o bataklığın içinden tekrar doğar melek bedeninde bir insanın iyiliği. Yapılmış olunan kötülükler ve bencillikler gün gelecek içinde tekrar umudu yeşertecek belki.


Şudur demek istediğim güzel okuyucum: Elbet bir gün ben öleceğim ve mutlu sonu, nihai kurtuluşu kendim getireceğim. Mutluluğu kendinize çok bağlamayın ama mutlu olduğunuz anın da sonuna kadar tadını çıkarın, o anın doruklarını yaşayın. Bu benim için bir döngü elbet kötü günler son bulacak. Çok yoracak belki kendimden bir şeyler vereceğim belki en sonunda ayağa kalkmaya takatim bile kalmayacak belki ama güzel anlar yaşadığım ve bana güzel anları yaşatacağına inandığım insanlar için yaşamak. Bekleyenim var bir yerlerde, sevenlerin veya beni seveceklerin hatırına yaşıyoruz, sismik dalgalar halinde yayılan bu baş ağrılı zor sürecimi, denize attığım taşların üst üste gelerek dalgalarla yok edemeyeceği bir kule inşa etme çabasıyla geçirdiğim bu günleri sevgili dostlarımla zamanı ucuz bir şeymiş gibi yakarak ama çok kaliteli algısını kendime kazandırarak zevk almam. Sanırım bu garip bir döngü, güzel olacak hissi var şu an, sona ermesini hem isteyip hem istememek, doğru yolu bulamayıp arada kalmak... Döngü kendini devridaim ettiriyor adeta. Sağlıcakla kalın.