Sevgili Ervinya,

Sen ne kadar sevginin bu çağda kalmadığını düşünsen de ben mektubuma sevgili lafzı ile başlıyorum. Sevgi her çağda vardır Ervinya. Sadece sevgiye kör ve körleşen insanlar vardır. Anlaşılan sen de sevgiye körleşen insanlardansın. Biz büyükler sevgiye çok körüz. Geçen gün çocuklaşma hürriyeti gösterip beni hiç tanımayan çocuklarla saklambaç oynadım ve onların minicik bedenlere sığdırdıkları sevgiye tanık oldum. Hem beni de çok sevdiler. Hele o deli dolu kız bayağı sevdi. Biz büyükler kin, nefret ve kibri en yüce duygu bildiğimiz için o kızın sevgisi çok tuhaf geldi bana.

"Sen yanılma olur mu?" yazmışsın mektubunda ama çok geç bunu demek için Ervinya. Beni ben yeterince yanılttım. Dengem şaştı. Bir dört yol ağzına bırakıp gittiler beni ve ben kayboldum. Çevremde ne bir tabela ne bir insan var. Bulamıyorum yolu Ervinya. Yolu bulamadıkça daha da yitip gidiyorum. Biliyorum senden de yardım isteyemem. Sen bana yardım edecek belki de son kişisin.

Diyordun ya ben insanlarla öylesine ilişkiler kuruyorum diye. Evet Ervinya, kendini çok iyi tanımladın. Ben de o öylesine hayatında bulunan sonra silinip gidecek biriymişim. Bunu anladığımda önce "Neden ya neden?" diye ufak bir isyan çıkardım. Ama sonra kabullendim. Kabullenmeden yaşanmıyor.

"Aşk nedir?" diye sormuştun bir de. Aşk nedir bilmem ben. Tanımlamaya da gerek duymam. "Büyük bir duygu." der geçerim. Kendimizi aşk okyanusunda boğmaya gerek yok şimdi. Hem ben yüzme bilmem. Beni kurtaracak cankurtaran da yoktur okyanusta. Gerek yok işte Ervinya. Bir gün aşk kapımı çalarsa evde yokmuş gibi davranabilecek insanım ben. Dengem yoktur benim.

Dün zihnimi toplamaya giriştiğimde bir de ne göreyim, orta yerde oturmuş sinsi bir gülüşle bana bakıyorsun. "Burayı sen mi dağıttın?" diyorum sesin çıkmıyor ama gözlerinden anlıyorum senin yaptığını. "Gülme." diyorum, bana inat gülüyorsun. Bana eskimiş zamanlarda "Beni seven birisini üzemem." demiştin, sonra yüreğimi atmaz bir hale getirip gitmiştin. Ama şimdi başka bir bedende karşıma çıktın ve beni öldürüyorsun Ervinya. Eksiltiyorsun beni parça parça. Beni parçalamaya neden yüreğimden başladın Ervinya? Atmayan bir yürekle mutluluk arayan bir insandım ben oysaki. Neden bana bunu yaptın? Bak gözlerim doldu. Merak etme ağlamam. Ağlamayamayacak kadar gözyaşı döktüm seneler öncesinde, başka bir bedende karşıma çıktığında. Şimdi sadece biraz yüreğim sızlar, o da birkaç haftaya geçer. Yüreğimi parçalarken içinde birkaç kırıntı bırakmışsın sağ ol. Bir kalp kendini ne kadar zamanda tamir eder?

"Sen duygularını kuruttun mu?" demiştin mektubunda. Her kitabımın arasında bir dolu duygu kuruttum. Hatta bazılarını ayraç niyetine bile kullanmışlığım vardır. Kimsenin haberi olmadı. Senin bile...

Sana son bir Özdemir Asaf şiiri ile veda ediyorum Ervinya. Bu sefer veda etmekten korkmadan, bu sefer arkama bakmadan gidiyorum. Hoşça kal.



Eskisi kadar özlemiyorum seni.

Ve ağlamıyorum olduk olmadık zamanlarda.

Adının geçtiği cümlelerde gözlerim dolmuyor.

Yokluğunun takvimini tutmuyorum artık.

Biraz yorgunum, biraz kırgın.

Biraz da kirletti sensizlik beni.

Nasıl iyi olunur henüz öğrenemedim.

Ama “iyiyimler” yamaladım dilime.

Tedirginim aslında.

Seni unutuyor olmak,

hafızamı milyon kez zorlamama rağmen

yüzünü hatırlayamamak korkutuyor beni.

“Gel” diye beklemiyorum artık.

Hatta istemiyorum gelmeni.

Nasıl olduğun konusunda

ufacık bir merak yok içimde.

Ara sıra geliyorsun aklıma

“bana ne” diyorum,

“benim derdim yeter bana, bana ne!”

Alıştım mı yokluğuna?

Vaz mı geçiyorum varlığından?

Tedirginim aslında!

Ya başkasını seversem?

İnan o zaman seni hayatım boyunca affetmem.


Özdemir Asaf