Bu sene resimlerimde köklü bir değişim yaşadım, sıcak renkler kullanmaya başladım. Eskiden, özellikle babam sürekli sıcak tonları denememi önerir ve beni teşvik ederdi. Ancak tuvalimin başına oturduğumda elim her seferinde Prussian Blue boyama kayıyordu. Kendimi yine mavi ve siyah tonlarındaki dağlarımı resmederken buluyordum. Bir yandan sıcak renklerin getirdiği duygulardan korkarken, diğer yandan kendimi ifade etme isteği, arzusuyla dolup taşıyordum.
.
Bu resmim de yaptığım son mavi dağlarımdan ve hala en sevdiğim çalışmalarımdan biri. Bunu yaptıktan sonra büyük bir ara vermek durumunda kaldım sanatıma -bu da başka bir yazının konusu. Ama bu resmime hala baktıkça sadece 1 yıl geçtiğine ve o Fatma ile şimdiki Fatma arasında milyonlarca ışık yılı olduğuna inanmak zor. Bu çalışmada sadece Prussian Blue kullanmak istedim ve bu rengi en iyi yaptığım en güzel şeyle ortaya çıkarmak istemiştim. Fuji Dağı...
.
Ancak bu yıl sevdiğim iki insanın dayanılmaz ısrarları sonucunda, “Ne kaybederim ki?” düşüncesiyle sıcak renkleri denemeye cesaret edebildi . O günden sonra bir daha geri dönmedim. :)
.
Resim yaparken önceki çalışmalarımı düşünmeden edemiyorum. Her yeni tuval hayatımdaki duygularımı ve geçmişte yaşadıklarımın bir yansıması oluyor genelde. Bunun bir örüntü olduğunu fark ettim.
.
Arkadaşlarımla olan ayrılıklarım, onlarla iletişimimi kesmem ve zorunlu olarak daha izole bir yaşama dönüş yapmam, beni içsel bir sorgulamaya -düşündürmeye itti. İlk başta bu durum zor geldi, tamamen kendimle baş başa kalmak ve içimdeki sesleri dinlemek asla alışık olduğum bir şey değildi aslında. Öyle sanıyordum ama gerçekten deneyene kadar aslında daha önce denemediğimi anladım. Dağları resmetmeye bir süre ara vermek istedim ama ertesi gün yine sıcak renklerle dağ yapmaya başladığımı fark ettim. Bu içimdeki dönüşümün kaçınılmaz bir parçasıydı bence.
.
Özellikle Fuji(m) benim için çok özel bir yere sahip. Onun resimlerine ait bir koleksiyonum var; her bir fırça darbesi, dağımın görkemi, durulu ve ihtişamıyla dolu. Fuji’nin zarafeti, bana her zaman hayatta bir hedefin peşinden koşmanın ne kadar önemli olduğunu hatırlayıro. Onun önünde bir gün plein air resmetmek, hayattaki en büyük hayallerimden biri. Orada karşısında durup bakmayı kendi çıplak gözlerimle görebilmeyi ve yıllarca tuvallerime konuk olan dağı görmeyi çok istiyorum.
.
Geçenlerde bir dağın tepesinde dururken, yüksek dağları incelerken kendimi ne kadar yetersiz ve küçük hissettiğimi hatırlıyorum. O an sanatımda o hissettiklerimi ve düşündüklerimi gerçekten yansıtabilmeyi ne kadar çok istediğimi anladım. Belki de sanat, bu duygularımı ifade etmenin ve içsel çatışmalarımı, kavgalarımı aşmamın bir yolu olabilir.
.
Artık benim için Dağlar, yalnız ama kararlı ve güçlü içsel yolculuğumun simgesi haline geldi; onların büyüklükleri kendimi bulma arayışımda bana bir harita sunuyormuş gibi.
.
Şimdi ise sıcak renklerle bu duyguları yansıtmaya çalışmak kendimi yeniden keşfetme yolculuğumu daha da renkelndiriyor. Dağların hem korkularımla yüzleşmemi sağladığını hem de bana ilham verdiğini düşünüyorum.
.
İleride bir gün Fuji Dağı’mın önünde durmak, içimdeki bu karışık duyguları bir araya getirecek bir deneyim olacak inanıyorum.
.
Gecenin Umudu Fuji
63x64
2023
Yağlı Boya
Yayınlandı
fatma k.
2024-11-06T23:45:34+03:00@Server Fethi çok teşekkür ediyorum
Server Fethi
2024-11-06T21:13:38+03:00Çok hoş, tebrik ederim