Bir çizgi keskinliğinde değil,

Soluk renkler cümbüşü var izbelerimde,

Yaşamak sanıldığı kadar da matah değil.

Apartman boşluğuma saklanmış kuş yuvalarında curcuna var.

Kazandığım bunca şey ve şeyler,

Zombiler de dâhil olmak üzere hiç olacaksa madem,

Ne diye bu uğraş! Bu hengame.


Yaşama telaşı içinde günlük meşguliyetlerim var.

Bir an duraksarsam,

Zihnimdeki cehennemi susturamam.

Cehennem sesini duymamak için harıl harıl çalışıyorum.

Hepsi zihnimde, zombiler dâhil.


Lirik dizelerden coşup taşan duygular sel gibi,

Önüne katan ne varsa götürüyor.

Şu an içimdeki ay Ekim.

Ve ne acıdır ki ben Ekime aşığım.

Toplanıp giden şeyler var.

Toplanıp gittiklerinde henüz okul çağımdaydım.

İlk kumdan kalem yerle bir.

Devamı da elbet gelir.

Büyümek ilmeği boynuma bir çentik daha attıkça,

Kumdan kalelerim yerle bir.

Her seferinde şehir dümdüz,

Çer çöp kaldı her afetten sonra.


Kablolu telefon yamuk duruyor,

Yarım yamalak yanan ışık kendi halinde,

Rüzgarla oynayan perde yattığım yerden bana bakıyor.

Her madde benden alacaklı,

Hepsi benden alacaklı.


Mutluluk veya mutsuzlukla ilgili değil,

Bir şeyleri elde etmekle de değil,

Yaşadığım bu derin ve feci yalnızlık.

Bir insanla giderilecek gibi değil.

Tam şehri inşa ederken her afetten sonra,

Bu şey bir fikir gibi koruyucu kalelerin bile engelleyemediği asker misali,

Girip dümdüz ediyor zorla bulduğum umutları.

Her senaryoda başa saran sarmallarla,

Gecenin içinde bir yerdeyim.

Dünyanın içinde bir yerdeyim.

Sanırım.