3.29 ve Bir Askerin Barış Antlaşması
Kaç kuşak ötede,
yaralı ikiz kule ciğerlerim?
Dumanı Bolşevik'ten kalma iki kaset
ve gazeteye sarılı kör güvercin
Kamikaze yaşların toprağı deldiği vakit,
iki kuşla bir sapan vurdum
Sol ganimet erbabı,
neden yazılmadı bu cinayet?
Uygun adım azalalım
İsrafil ıslık çalacak bu kez
İçi boş kupalar taşır Sovyet kurşunlarını
Bir katil gülümser bana hatıra fotoğrafında
Arkasında bıraktığı intihar mektupları
Kesik kelimelerin devrik cümleleri
bir delinin hatıra defterinden kopartılmış gibi
Kaçarak direnelim yoldaş, adımıza mermi kazınmadan
unutmak da en az ağrı kesiciler kadar yalan
Pencerem açıktı, pencerem ıssız bir ada
Hicret ederken gözlerine,
bu şiiri yolda buldum
7. Sokak ve Yılbaşında Doğanlar İçin
Yüzüne damlamış şehrin kuytu banliyöleri
-Takvim yapraklarını tersten mi kopardın?
Yüzünde unutulmuş fay hatları var
Göz devirerek baktığın paralel evrenden sepya hikâyeler anlat
Anlat, kirpiklerin parmak uçlarında depremler sayar
Bu şiiri kırık bir çekmecede buldum
Yürüdüğün sokakta panayır, siyah beyaz erguvanlar
güldüğün yerde ise mezarlık var
Gaybı bilenin lanetidir üzerindeki tiraz
Kolonu kamış evler ay'ı ikiye bölerken
öperek uyandır beni Yahuda
İzin kaburgamın sağında kalsın
Anlat yüksekten korkanları
Ne de olsa ölüm burjuvazinin de hakkı
Pencerem ıssız bir ada
Sesimi duyan var mı?
Tanrı her insanı önsözü ile yaratmalı
Olay Mahalline Geç Gelen Akbaba
Çıplak kelimeleri örten çığlık
hangi dilde bilmem
Bilmemek çoğalmaktır asıl
Sesin gümüşten kanaviçe
Üstünde kahve lekesine batırılmış fal
ve geç gelen kehanet
Yolu cehennemden bir patika
Buradan öteye gidemedi karası kan olan cadı
Bundan ötesi yok kancası ipekten kadı
Bir annenin fermanı var
''Terlikler savaşlarda kullanılmalı
ya da aşıklar Hiroşima'ya atılmalı''
Elçisi bir vapur
Kaptanın kasketinde kan var
Boğuk parkasında at şarabı,
öğütler atık küfürlerin markajında
Bacak arandan geçmiştir plastik top
mahşerin ortasında
Siktir lan, al sana bir kurşun daha
Yalnız dengbêjler bağırır burada
Peşimde bir akbaba var
Yol soracak galiba
Bu şiiri kanarken buldum
Süveyda ve Anlaşılınca Ölen Şiir
Bu kış ölü bir atın karnında geçecek
ıslıktan korkunca hayalet
Bu bir rüya
Yamalı cinayetin durağan portresi
Katili gülümsüyor cep aynasında
Yabancısıyım artık insanlığın
Aklım düşman bana
erguvanlar siyah beyaz olduğunda
Tanrı gözlerime şahit
ben ise onun kör olduğuna
Sis karartır mumun gölgesi
atsız karıncalar gezerken damarlarımda
Gaz lambası olacak büyüdüğünde babası
Önce sırasız bir bilet oturmalı koltuğumda
Uyandım, şehir hâlâ ıslak
Ve sen yaşıyorsun Süveyda ve saçların rüzgâr değil tufan
Deştiğin ur değil, bir çift göz
-retinamda hudutlar budadığın-
Çanlar bizim için çalıyor
Sağımda bir ceset
solumda asılıyken fotoğrafın
Sen, çerçevesiz duvar ve
yastık altında uyuyan sarı akrebi yakan
Unutun aşkın gümüşten yakasını
Unutmak da en az hayaletler kadar yalan
Fotoğraf: Oza
yusuf
2024-04-16T10:08:43+03:00teşekkürler Server hocam, eksik olmayın.
Server Fethi
2024-04-16T00:34:40+03:00Çok iyi. Birçok açıdan