Merhabalar. Burada aslında tam olarak ne anlatacağımı, ne yazacağımı bilmeden giriyorum söze; arkada beraber dinlediğimiz tüm şarkılar çalmakta. Bu şarkıları dinlerken birbirimize bakıp gülümserdik. Hasret dolu günler anısına başlıyoruz. 


Tesadüflere inanır mısınız bilmem ama ben 10 ay öncesine kadar tesadüflere inanmazdım. Bir gün işten çıkmış, akşamları garsonluk yaptığım kafeye doğru ilerlerken bir kız takıldı gözüme; pembe ceketli, mavi kotlu… Yüzünü görmemiştim ama içim aktı ona, Tuna’nın Karadeniz’e karıştığı gibi ona katılmıştı yüreğim. Bir sürü kafeye girip çıkıyordu, ben de işe yetişmeye çalışıyordum, o yüzden yoluma devam ettim, çalıştığım yer kafelerin olduğu yolun en sonunda caddenin en güzel yerindeydi, içeride otururken yüzünü hiç görmediğim o kız girdi.

Kendisi "kadın" denmesini tercih ediyor bu arada. Zira kendisi şu kısa hayatımda tanıdığım en güçlü, en zeki ve gülümsemesi en mükemmel kadındır. Kendisi dişinden dolayı sürekli öz güven düşüklüğü yaşasa da o mükemmel kadın benim sabah çiçeğim, gece ayım ve yıldızlarımdı. Karanlıkta kaybolduğumda bana ışık tutar, yolumu görmemi sağlardı. Zira gidişinde de bu saklıydı, beni benim için bırakmıştı çünkü tüm hayatım oydu. Neyse, konumuza dönelim, çok dağıttım mevzuyu. 


Karşımdaydı yüzünü görmediğim kadın, bulunduğum şehre yeni gelmişti ve iş arıyordu. Beni müdür sanıp başladı bıcır bıcır anlatmaya, o anlatırken hiçbirini duymadım, sadece onu izleyebiliyordum. El kol hareketleri, yüz hatlarının oynayışı ilk günkü gibi aklımda -balık hafızalıyımdır- anlatması bittiğinde ona yetkili olmadığımı anlattım ve şefe yönlendirdim. Nedense ona yardım etmek geliyordu içimden, şef eski arkadaşımdı, ona baskı yaptım, elemana ihtiyaç olmadığını ve kafenin eleman almasının sıkıntı olduğunu söyledi, onu baskıladım. Neyse, iki gün izin yapmam gerekti zira sınavım vardı, geri geldiğimde onu çalışırken görünce ne kadar mutlu olduğumu anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalıyor, derler ya kelebekler uçuşuyor diye, inanmazdım eskiden, belli etmedim tabii, erkek adamım ya.


Tanıştık, konuştuk ve maalesef benim yüzümden işten atıldı. Ona "N" diye hitap edeceğim.

N, komünistti; lider ve patronlardan konuşuyorduk mutfakta, o sırada şefin geldiğini görünce ona kaş göz hareketi yaptım ki şef de baskın, dominant bir kadındı, bu yüzden eski arkadaş olmamız da işe yaramamış, bu hareketimi yanlış anlayıp işten attı.

Ben iki işte çalışıyor ve aynı zamanda üniversitede okuyordum, yani boş zamanı geçtim, hiç zamanım yoktu, onu bir daha nerede göreceğimi bilmiyordum, neyse ki arada uğruyordu. Gelip geçerken birkaç dakika da olsa onu görebiliyordum ama yetmiyordu bana. Bir gün çalıştığı yerde elemana ihtiyaçları olduğunu söyledi, beni çağırmıştı işte, elbette gittim, sevdiğim kadınla olma fırsatı geçmişti elime, tabii ki gidecektim. O sıralar ikimiz de evlerimizden ayrılıyorduk, eve çıkacağımı öğrenince N bana bir teklifte bulundu. Yaşadığımız şehirde çok insan tanımıyordu ve tanıdığı insanlara güvenirdi. Benim aksime, kafama yattı ve kabul ettim. N öyle işe başladıktan birkaç gün sonra aynı eve çıkmıştık işte, artık 7/24 beraberdik, bir hafta içinde yakınlaştık, sabahın dördünde uyandırdı beni, endişelenmiş bir şey olduğunu sanıp ürkmüştüm...


O mükemmel gülümsemesiyle bana bakıp çıkma teklifi etti. Bir an rüya görüyorum sanmıştım, düşüncelerimde ben rüya görmem ki gibi şeyler dolaşıyordu, gözlerimi ovuşturdum, bunun gerçek olduğunu anladığımdaysa gıcıklık yapmak istedim, hayır deyip yataktan çıktım, birkaç dakika dayanabildim sadece, geri döndüğümde yatağın ortasında duruyordu öylece. Sarılıp kabul ettiğimi, gıcık etmek istediğimi anlattım, bu sefer aynısını o bana yaptı...


Devam edeceğim...