Yaşama göre sanatı daha katlanılabilir bulan Bukowski, Mavi Kuş adlı şiirinde ilmek ilmek dokuduğu ana temayı kendi içine hapsettiği ikinci kişiliği üzerine kurgulamıştır. Bu kişiliği yaşamaya katlanma konusunda problemleri olan, Bukowski'yi ara ara intiharlara sürükleyen kırılgan ve güçsüz tarafıdır. Yeraltı edebiyatının mihenk taşlarından biri olan Bukowski, eserlerinde cinsellik, alkol ve sigara bağımlılığını ön planda tutar. Kendine özgü karanlık üslubunun olmazsa olmaz en temel ögeleridir bunlar. Bukowski'nin sadece yaşadıklarını yazdığını düşünürsek hayatının en temel ögelerinin de bunlar olduğunu söyleyebiliriz rahatça. 


''bir mavi kuş var yüreğimde

çıkmaya can atan

ama viski döküyorum üstüne

sigara dumanına

boğuyorum,

fahişeler, barmenler ve

bakkal çırakları hiçbir zaman

bilmiyorlar onun orada

olduğunu.''


Buk, ikinci kişiliğinin fahişeler (cinsellik), barmenler (alkolizm), bakkal çırakları (sigara bağımlılığı) tarafından bilinmesini istemez. İkinci kişiliğini baskılamak için yine bunlara (alkol ve sigaraya) sarılır. Kendi yaşam tarzının ağırlığının ikinci kişiliğine vereceği zararların bilincinde olan Buk, yoluna insanlar tarafından törpülenmiş, alkol ve sigara ile vaftiz edilmiş, güçlü ve dayanıklı olan kişiliği ile devam eder.


''bir mavi kuş var yüreğimde

çıkmaya can atan

ama zekiyim, sadece

geceleri izin veriyorum çıkmasına,

herkes yattıktan sonra.

orada olduğunu biliyorum, derim

ona, kederlenme

artık.

sonra yerine koyarım yine

ama hafifçe öter

tamamen ölmesine de izin

vermiyorum

ve birlikte uyuyoruz

gizli antlaşmamızla

ve insanı ağlatacak kadar

güzel, ama ben

ağlamam, ya

siz?''


Baskıladığı kişiliğini tamamen yok etmeye kalkmaz, herkesin uyuduğu, çaresiz kaldığını hissettiği bazı geceler konuşur onunla. Güçlenmesine, güçlü ve sağlam olan kişiliği ile yola devam etmesini engellemesine izin vermez. Kabuk tutması için serbest bırakır sadece, bazı gecelerde ise o kabuğu kaldırarak kabullenir. Yaşadığı kişilik çatışmasının boyutunu finalde gözler önüne seren Bukowski, çoğu insanın böyle bir durum karşısında ağlayacağını kendisinin ise ağlamadığını belirterek güçlü olan kişiliği ile yola devam etme kararı alır ve okuyucuya yönelir:


Ya siz?


Emil Michel Cioran, ''Yalnızca iki tür insan bende hayranlık uyandırır: Her an delirebilecek olanlar ve her an intihar edebilecek olanlar.'' der. Bukowski baskıladığı karakteri nedeniyle intiharı, yola devam ettiği karakteri ile deliliği seçer ve bu iki karakteri dengeli bir şekilde yaşamına yansıtır. 


Son olarak:


''bazıları hiç delirmez

ne korkunç bir hayat sürüyorlardır

kim bilir.''


''Ölüme içerliyorum. Hayata içerliyorum. İkisinin arasına dalıvermiş olmaya içerliyorum. Kaç kere intihar etmeyi denediğimi biliyor musun? ('Denedin mi?' diye soruyor Linda.) Bana biraz zaman tanı, daha 66 yaşındayım. Hâlâ üzerinde çalışıyorum.


İntihar eğilimin varsa, hiçbir şey canını sıkmıyor. At yarışında kaybetmek dışında. Nedense bu insanın canını sıkıyor. Neden acaba? Çünkü at yarışında kalbini değil, aklını kullanıyorsun.''