Uzun süre imkansızı denedim, kendimi sana anlatmaya çalıştım, beni anla istedim. Sorular sormaktan hala da vazgeçemiyorum bir türlü. Kabullenmeye senden başlamam gerek, seni değiştirmekten vazgeçmem, seninle bir süre daha yaşamak zorunda olduğumu anlamam, değişmeyeceğini bilmem gerek. Yüzüne her baktığımda, her konuştuğumda bana yaşattığın hayal kırıklıklarından, umutsuzluklardan başka bir şey göremez oldum artık. Seni tahammül edilebilir kılmayı öğrenmem lazım. Bulantılarınla bizi boğmamayı öğrenemedin ve öğretmedin, boğulmamayı kendi kendime öğrenmek zorunda kaldım. Anlatmayı denedim, sen anlamayı hiç istemedin, kendimi anlatmayı bıraktım artık. Beni böyle kabul etmeni bekledim fakat kendi bildiklerini dayatmaya devam ettin, ben de kendimi kabullendirmekten vazgeçtim. Hatalarından ders çıkaramadın bir türlü, anlatmaya çalıştım ama bahaneler sundun, benim hatalarımı öne sürerek kapattın kendininkileri, işte bu yüzden senin hatalarından etkilenmemeyi öğrenmeye çalışıyorum hala. Sen anlamlandıramadıkça anlam bulmaya çalışan ben oldum. Zorla olmaz diyerek zorladın hep beni. Kendi kendinle çeliştiğin halde yine de bizi suçlu çıkarmaktan gocunmadın hiç. Ellerini tokat atmak için kaldırdın, küfürler savurdun, kendini haklı çıkarmanın yolunu böyle buldun. Yüksek sesinle bizi alçaltmaya çalıştın ama beceremedin, aksine, gitgide kendini küçülttün. Kendini avutmak için sevgiden bahsederken bile sevgisiz bıraktın durmadan. Eksik yerlere yamalar yapmaya çalıştın, iplik bir türlü yetmedi. Pişmanlıklarını üzerimde denedin bıkmadan. Yaptıklarını yüzüme vurmayı tercih ettin. İçini rahatlatmak için Allah ile başlayan cümleler kurup sustun ancak kafandaki Tanrı'ya sen bile inanmadın. Sevdiğim insanları benden almak için elinden geleni yaptın, bu şekilde merkeze kendini koyabileceğini sandın. Uzun süre kendimi suçlu hissettirdin, öyle inandırdın ki tüm hatanın bende olduğuna, aralıksızca dayattın bunu bana. Artık görüyorum, farkındayım her şeyin. Körlük değil, görmek oldu bu bulantının ismi.


18/11/2021