Ben bu yolları ellerim yarılmadan aştım.

Ekmeğimi ellerimle seçtim.

Bir de burjuva(!) bir zevkle tam buğday ekmeği alıvermişim.

İşin aslı beyaz un karnımı ağrıtıyor.

Çok işçi marşı söyledim.

Ama hiç grev yapmadım.

Yevmiyemle çiçek aldım

üstelik renkli saksılara koydum.

Biriktirdiğim birkaç kuruşla denize gitmişliğim de oldu, tövbe haşa!

Ama telaşlanmayın.

Kuru pilavla gün geçirmişlik elbette mevcut.

Henüz evde yemek bekleyen gözü yaşlı çocuklarım olmadı

sosyal devletlerin kamu spotlarındaki gibi.

Olmayacak diyemem.

Bir belediyenin önünde kendimi yakacak vaziyeti almadım.

Ama yaşadım o işçinin bir önceki gününü dokuz altı

Ben de

bazen ben de birçok şeye...

Fakat hanımefendiler, beyefendiler

Orta Çağ fakirliğinde yanıp kavrulmuyorum ve nispeten balkonlu bir evde oturuyorum diye

işçi saymıyorsanız beni

küçük idraklarınızı zorlamamak adına ellerimi motor yağına bulaştırıp

Pantolonuma yama

Yüreğime bu görünmezliği diker gelirim.

Maksat “işiniz” görülsün.

Bizleri hep harap

Bizleri hep mahcup ve sefil hayal edenlere karşı

dünyanın tüm onurlu sefilleri birleşin.

Çünkü beyaz yakamızda yahut

kirli tulumlarımızdaki yük aynı yüktür.

Aynı nefestir ensemizde hissettiğimiz.

Birleşin, pastada payımız var.

Pasta yiyeceğiz, birleşin!