Duruyorum. Duruyorum. Duruyorum.
Üç adım, beş adım daha gidebilirsem gideceğim. Birdenbire ağlamaya başlıyorum. Annem haberleri izliyor. "Giderek yükseliyor sayı," ağlıyor feryat ederek. Ben de haberciydim eskiden. Gelip durumu anlatmamı istiyor ama ben yokum. Yok. Yok. Tükendim bu kötülükten anlıyor musun anne? Şimdi hiçbir haber izlemek istemiyorum. "Ah sayılar," ben sayıları sevmiyorum anne ve tüm haberleri paramparça etmek istiyorum yalanlarıyla. Yangın burası, dün geceden beri uykusuzluk içinde, sayıklamalarla gerçek olmadığını düşünmek istedim. Hemen gitmeliyiz, gitmeliyim buradan. Daha tutmadığım birkaç yas duruyor boğazımda. Hissizim ama ağlıyorum durmadan. Donsam. Bu kelimeyi de sevmiyorum artık. Gerçek değil değil mi bu binlerle ölçülen canlar? Bana bir şey deyin. Zorlanıyorum, insanlığım acıyor. Ekmeğe bile öfkeli bir iştahsızlık var midemde. Nereye dönsem yüzümü? Doğu ve güney, batı, kuzey... Her biri başka bir parçalanmışlık. Burası karanlık. Burası çok karanlık. Kim kapattı ışıkları ve insanlığı burada? Kim bizim yaşamamıza öfkeli? Tesadüfen yaşıyoruz ya. Biliyorum. Hayattayız ama yarımızın sesi yok şimdi. Neredeler? Bana bir şey deyin lütfen! Burası karanlık. Çöküyor üstüme kış. Yüksek yanlışlar biçilmiş hayatımız yerle bir. "Doğal ölüm" yok buralarda. Herkes bir ihmal kurbanı çünkü. Şehirler yıkılıyor. "Sesimi duyuyor musun?" Hala ve hep bağırıyor buradan. "Duyuyor musun?" Bugün kar yağdı. Karı o kadar çok severdim ama şimdi yağdığı için ağlıyorum. Şimdi yağmasın. "Dur şimdi, ne olursun. Sevdiğim herkes bir beton yığını altında üşüyor." "Şimdi dur, ne olursun..."
Sarsıntı içimde başlıyor şimdi. Başım dönüyor. Evde çatlaklar var. Tüm mahalle biliyor bu yoksulluğu ve kimsesizliği ülkenin. Yağmur şiddetleniyor... Göz altlarım ağlamaktan ve çaresizlikten şişmiş bir morluk. Gülmem lazım. Yıkılamam şimdi. Annem çağırıyor. Tüm anneler çocuklarını çağırır. Tüm anneler çocuklarının yaşamasını ister. Tüm anneler ağlar. "Niye geldiniz? Dondu kızım. Niye geç geldiniz!" Gözlerini açık bıraktı bana. Ağlıyorum. "Anne benim dayanacak gücüm yok!" Oraya gideceğim. Burası karanlık. Biri el veriyor oradan. Birlikte devam edeceğiz. Biri daha ve biri daha. Burası karanlık. O eller olmasa ölmek istiyorum hep. Burası karanlık. "Sesimi duyuyor musun?" Gitmek istiyorum buradan. Burası karanlık...