Zaman içerisinde hatalarla yürürüz ve bunu kabullenmeyiz. Sorumluluk kağıt üzerinde durduğu kadar hafif değildir. Atilla İlhan ne güzel söylemiş "Olmayacak şey; bir insanın bir insanı anlaması…" Biz insan mıyız daha onu anlamadan anlamsız bir çaba sarf ederiz. Her faaliyetin bir sonucu vardır. Her insanın bir gidişi, her kalbin bir kırılış noktası ve her düşüncenin bir ölüş biçimi. Çok güzel bir şarkı vardı aynı zamanda güzel bir söz "Her seçiş bir vazgeçiştir" diye. Bu vazgeçişlerin sonunda hep bir tat vardır damakta, burukluk. Hayallerin amaçlarla kesişim kümesi taslakta olduğu kadar başarılı bir sonuç vermeyebilir. Burukluk hissi tamamen yaşanmamış sonuçlarla ilgidir. Tamamlanmış rüyalar içindir o yüzden hepimiz bir tık buruk hissederiz nefes aldığımız her gün her dakika her saniye. En çok da isyan edenler buruktur çünkü çaresizliklerini hiçbir şekilde susturamazlar içlerindeki sesi. İçinizdeki sesi susturmak yerine burnunuzun dikine gidin çünkü o sizi daha büyük bir çukura çekip daha derin bir burukluğa yol açacaktır. Çivi çiviyi söker, acı acıyı söker ama burukluk bir kitle gibi ruhunuzu tıkar. Çaresiz ,kimsenin sizi burkmasına izin vermeyin siz de kimseyi burkmayın çünkü buruklarda sadece buz etkisi sabit geri kalan her şey kalıtsal bir şekilde aktarılıyor. Burukluk geçecek bir his değil sadece tekrarlanan bir hatıra. Hatıralar bırakmak her zaman hoştur ama bunu kuralına uygun yapalım kırıcı bir biçimde değil...