I
Muştular geçti bu yaz ellerimden
cemre irkitti bütün saçlarımı
postal eziği sazlıklardan geçtim kanla,
kanla yıkın cesetler indirdim.
Bu yaz sığınacak yer bulamadım
içkin sarılıklarla yağdı bütün nehir
iskelelerden aktı uykusuzluğum
dinelecek gölge üstüme kir,
bilemiyorum,
belki de bir yaz günü ölmek gerekir
-şilepler gibi ağır ağır
granit sudan bölmek gerekir-
II
yağmur sıvalı damlarda yıldızlar seyrettim
kehribar ekşidi bütün ağaç
ne çember tarlalar, ne Maveraünnehir
fısıldamadı bana bitekliğinden
mutluluk iktifadır dedi bir çoban
bir bilge cehalettir dedi
kentin hudut çamı yoktur dedi bir tembel
deliyse güldü durdu
Bense bu yaz incinmekle meşguldüm
harflerden, sesten ve kavdan
Çamurdu ırmağımın aktığı her yan
yazın bittiğini anladığım
o kızaran,
yorgun akşamları özledim durdum.
Bilge, tembel ve çoban hırsla baktı bana
deliyse güldü durdu
III
Kardelenler dedi deli sayıklayarak:
yaz günü büyüyemezler.