Bir zamanlar yalnız olmayan kadınlar varmış ve keklikler özgürce uçarmış.

Bildiğiniz bütün peri masallarını unutun, ben sizi en özgünüyle tanıştıracağım.
Kalıpların ötesinde, her yaşta okuyucuya ulaşan, bir çırpıda okuyarak masalsı dünyada soluklanıp ardından gerçeğe uzanacağınız olağanüstü bir kitap.
Öncelikle şunu belirteyim: Periler tombul, kıllı ve esmer olur; hepimizin içinde yaşar ve “Yeterrrrr!” dediğimizde ortaya çıkar. Bu bilgi zihninizde yerini bulsun, ileride kurtarıcınız olabilir.

Baloda ölçüyü fazla kaçırıp ertesi gün hiçbir şey anımsamayan, gösterişli elbiselerinden çok duygularına tanıklık ettiğimiz,
Prens ile evlenmek zorunda kalan ama mutluluğu yakalayamayan,
Prens seviyor diye her gün keklik pişirmek zorunda kalsa da kekliklerin özgürce uçamamasından yana olan vejetaryen bir Külkedisi düşününün.
Mutsuz, umduğunu bulamayan, hayal ettiğini yaşayamayan… Elbette bu duyguları içinde yaşamaya daha fazla dayanamazdı.
Külkedisi’nin düşünceleri günden güne karardı, içini kötü hisler kapladı. Anlatarak kurtulmak istedi ancak anlattıkça yalnızlaştı.
Bir gün kendini gördü. Saflığına, inanmışlığına güldü. Ve her şey kendini affetmesiyle başladı. Anladı. Seni kurutacak tek şey sensin. “Yeteeeeerrrrr!” diye bağırdı işte burada tanıştık hayatımızı değiştirip güzelleştirecek Yeter perisiyle.
Külkedisi ağladı, ağladı, ağladı… Kötü olan ne varsa onları ağlayarak uzaklaştırdı, böylece yepyeni güzelliklere yer açıldı. Boşluk hissi ilk kez korkutmuyordu onu. Omzundaki yüklerden bir bir kurtuldu; kendini bulma, var olma, değişme ve dönüşme sırası geldi.
Bakalım, bu süreçte başka kimlerle karşılaştı. Size güzel haberlerim var:
Saldırgan davranışlara maruz kalmış, duygusal körlük yaşayan Kırmızı Başlıklı Kız “Aile Körlüğünün Üstesinden Gelmek” adında bir atölye açtı.
Ağlaya ağlaya kalbini bulan Teneke Adam, “Kurtlarla Uluyan Erkekler” grubunu kurup erkeklere ağlamayı öğretmekte.
Pinokyo’ya ne mi oldu? Kendi yalanlarından bıkıp gerçeği arama yolunda.
Külkedisini sorarsanız vejetaryen bir restoranı var.

Kitabın sonunda gerçek hayatla bağlantılı güzel bir geçiş bulunuyor. Bu, okuyucuyla yazar-çizer arasında içtenliği artıran keyifli bir bağ kurmuş.
….
Nunila diyor ki:
“Uyanın. Yaşamınızın ipleri sizin elinizde olsun.”
Kendinizi görün, sevin. Dünyayı güzelleştirmek buna bağlı.
Bakın, önce kendinize, sonra başkalarına. Sevmek, bakmaktır.
Kurtarılmayı bekleyen edilgen kadınlar yerine ayaklarını, bedenini, hatta ruhunu sıkan her şeyden kurtulmuş güçlü kadınlar var etmek bir masalın ucunda belki de. Ona dokunun.
Sesinizi yükseltin! Yeter perisi hepimizin kurtarıcısı olacak. Üstelik ona ulaşmak çok kolay. Güçlü bir “Yeteeeeeerrrr!” onu bize getirecek.