kim geriye doğru taradı papatyalarımın saçını 

bir de limon sıktı uçlarına 

nereye hazırlandılar papatyalarım 

sonbahara mı 

öyle güzeller ki fark etmiyor kimsecikler 

solduklarını 

 

günaydın sevgilim.

kim için taradın bu sabah saçlarını 

kimin ıslak öpücükleri saçlarındaki 

yaş ilerledikçe mi güzelleşir insan

yoksa ona dünyanın en güzel insanıymış gibi bakan 

bir çift gözün sabahlarında 

yaş aldıkça mı 

sen hala çirkin mi hissediyorsun kendini

bak solmuş papatyalar bile 

benim evimde hâlâ dünyanın en güzeli. 

çünkü biliyorum onların içini.

çünkü onlar hiç bükmediler 

bir zamanlar onları sulayan ellerimi. 

ben onlara böyle bakarken 

bırakacağımı mı sanıyorsun 

yaşlılıkta hastalıkta 

güzellikle büyüdüğüm yüreğini. 

 

bırakılmamak için mi bıraktın beni?

neden beni kendinle sınadın?

neden beni merhametimle sınadın?

neden beni sevgimle sınadın? 

ben yenilmedim ya da kaybetmedim.

senin kağıdının ve mürekkebinin 

bana yetersizliğinde

sana uzun cevaplar vermekten  

vazgeçtim. 

 

benim dünyam 

sana olan kırgınlığımla 

her şeye küsebileceğim kadar kolay bir dünya değil.

sen beni içinde öldürsen de

ben sorumluyum yaşamaktan.

sen bana kan kusturdun diye 

ben vazgeçemem kedilere sütünü koymaktan.

sen evden kovduğunda beni

ben terk edemem orayı

ancak sen yokken gelir, sularım çiçeklerini. 

 

neden bu kadar soğuksun bana?

buzdolabı ile bakışıyorum bazı geceler yokluğunda

senden daha sıcak bakıyor bana 

sende hatırı olmayan unuttuğun anıları

o unutmuyor 

ve bir muska gibi taşıyor üzerinde 

hem başkasını da koymuyor benim yerime 

hatta şu an kendine bir şiir yazıldığını bilse 

tüm buzları eritip atlar üzerime 

ve sarılır bükük bıraktığın boynumun 

ağrıyan köşelerine 

yoksa bir çiğköfte magneti mi olmalıydım 

girmek için evine 

çiğ kalbim yetmedi mi 

ruhunu sevindirmeye 

 

belki geçerli bir notum yok bu sınavdan 

ama onurlu bir yalnızlığım var yaşamaktan.