Kıymetli bir edebiyatçı dostumun bana divan şiirini öğretirken hafif dalgın olması sebebiyle failatüntün-failatüntün-failatüntün-failün gibi toplam 3 hecelik fazlalığıyla nevişahsınamünhasır bir vezni ortaya çıkarması sonucunda farkında olmadan naçizane benim de bu vezinle, “Derviş” mahlasını kullanarak yazdığım “Can Kırık” isimli şiiri kıymetli takdir ve beğenilerinize sunuyorum. İyi okumalar dilerim.



Can Kırık


Çok kelam etmez, sen deyip inler; duy bu yürekten, saz kırık.

Her bahar açmaz, gün görüp uçmaz; sor bu garipten, ben kırık.

Bir hazan solmaz, hiç boran durmaz; bil bu felekten, söz kırık.

Gözlerim görmez, ellerim tutmaz; ah bu sevdadan can kırık.


Bahçe bağların, hep çiçek açmış; sende hiç elem yok mudur?

Gazabından ben çok defa kaçtım; sende hiç durmak yok mudur?

İşte gözlerin, kor edip yakmış; sende hiç insaf yok mudur?

Fani hayattan, tek umut olsan; senle hiç vuslat yok mudur?


Gözyaşın derin, bir deniz gibi; hem soluk almak, zor imiş.

Cennetin haram, bahçeler talan; hiç huzur bulmak yok imiş.

Gam çekip her gün, yok mu hiç vuslat; diye çırpınmak boş imiş.

Gazabın değil, hep kahır senin; câna cân olmak, yâr imiş.


Sus kelam etme, söz yürek deler; duy bu türküden, saz söyler.

Ben bahar sandım, gün görüp açtım; bil bu sırrımdan, ben söyler.

Hep hazan buldum, vurdu savruldum; yok mecalimden, söz söyler.

Ah bu sevdadan, yok hayır ama; her nefeste can, sen söyler.


Derviş