Hemen hemen tüm türk entelijansiyasına yayılmış olduğunu gördüğüm ümitsizlik.


Bence yanlıştır. Çok uzatmadan anlatmaya çalışacağım.


Cehalet nedir? Bilgi karşısında değişime kapalı olmak. yani sen bir şeyin iyi-doğru-faydalı olduğunu düşünüyorsun sonra bir başkası gelip onun hakkında birilerinin -genellikle biliminsanlarının, sektörün deneyimli isimlerinin- farklı bir şey söylediğini sana tebliğ ediyor. Sen bu yeni verinin doğru olup olmadığını anlamak için beyin enerjisi harcamak zorunda kalıyorsun, ancak ya beyin enerjisini o kadar uzun zamandır yeni veri almak için kullanmamışsın, ya da o enerjiyi hep daha önceki inançlarını haklı çıkaracak söylemleri dinleyerek harcamışsın. Böylelikle de fikrin senin işini kolaylaştırmak üzere ürettiğin bir şey değil, senin kimliğin haline gelmiş. https://www.iqsozluk.com/topic/yanki-odalari-ve-yanlis-bilginin-yayilmasi/


Yani doğru veri üzerinden konuşuyor - yanlış veri üzerinden konuşuyor diye değil, bizden olan biri konuşuyor-bizden olmayan biri konuşuyor şeklinde düşünmeye alışmışsın. Bu da cehalete yol açıyor zira kendinden bildiğinin amacı seni olabildiğince bu şekilde tutabilmek, bunun için de gerekirse her türlü yalanı konuşur, her türlü manipülasyonu yapar.


Ümitsizliğe gelmeden bir aşama daha var. bu insanlar neden bizim üstümüzde bu kadar güç sahibiler? Nasıl oluyor da doktor dövmekle övünen insanlar doktor dövmeyelim diyen insanların yüksek eğitimlerini planlayacak konumlarda olabiliyorlar? Yanıt kolay, ortada bir idare sistemi var ve bu sistem çoğunluğa dayalı. kim daha çok kelle getirirse o tüm kararları verir. Burada sorun daha da basit: cahilliği tercih edenler yeni fikirleri duymadıkları, duysalar da dinlemedikleri için basit temel tartışmalarda her zaman mutabık olup kolayca örgütlenebiliyorlar. Cahil olmayan kesim için ise her şeyi uzun uzun konuşmak lazım ki bu da cehlin ya işlerden dışlanmasını ya da anlamadığı bir şeye rıza göstermesini gerektiriyor. Cahiller de doğal olarak ikinci yolu seçiyor. sonuç: parça parça ümitsiz muhalefetler ve tek parça bir cehl iktidarı.


Peki bu yol aşılamaz mı? Okuyup okuyup özellikle okumamaya çalışan kitlelerin egemenliğinde yaşamayı kader gibi kabul mü edeceğiz? Ümitsizlik burada doğuyor işte, ne yaparsak yapalım bu kalabalığı yenemeyiz diye düşünüyor ve ümitsizliğe sürükleniyoruz.


Ben ümitliyim arkadaşlar. Tedirginim ancak ümitliyim.


Tedirginim çünkü eğer 10 milyon afgan-pakistanlı-suriyeli mültecinin olduğu, tarikatların her yeri ele geçirdiği bir yerde 15 mayıs günü hala cehl iktidarda ise artık burası İran'dır. O aşama geçilmiş demektir. kimse bunu bu saatten sonra durduramaz. Bu yazıyı görüp bir de bunu okuyacak kadar beyin enerjisi olan herkes bunun farkındadır diye tahmin ediyorum. Ancak halk uzlaşmış görünüyor. liderlik vasfı yok denilen bay kemal'de gayet de liderlik vasfı varmış, sadece birlikte çalışacağı insanlar yokmuş ve cehaletin ekonomi alanına bulaşması uzun süredir Ali Babacan gibi figürler sayesinde engelleniyormuş.


Esas konuya dönersek, ben ümitliyim çünkü eğer seçim seküler cenah tarafından kazanılırsa bir kaç sene içinde ifade hürriyeti türkiye'de tekrar norm olabilir. Bu ifade hürriyetini önce düşünce hürriyetini kullanmadan kullanmamaya özen gösterir, kendi yankı odalarımıza hapsolmaz ve her kesimin sorunlarına olabilecek en bilimsel en samimi çözümleri üretmeye çalışırsak ben Türkiye'nin sapiensleri ile -özellikle gençlerle- bir daha "karanlığa" dönmeyecek şekilde uzlaşabileceğimiz konusunda iddialıyım.


Hangi görüşten olursa olsun düşünerek konuştuğunu ve samimiyetle uzlaşma zemini aradığını bildiğimiz insanlarla kolaylıkla orta yollar bulabilir ve tüm ilişkileri bir win win oyununa dönüştürebiliriz.


Benim önerim insanlarla ideolojiler ya da basmakalıp sloganlar üzerinden değil, her soruna özel her insana özel yanıtlar üretebilmeyi hedefleyen bir uzlaşma sistemi üzerinden yaklaşmaktır. Eğer bir uzlaşma mekanizması üzerinden toplumun her aidiyet kümesine mensup üyeleri ile çekirdek uzlaşmalar inşa edebilirsek fiili şekillendiren kuralları da bu ilkelere göre şekillendirebilir ve böylelikle en azından temel insan haklarının güvende olduğu bir siyasal atmosfer yaratabiliriz.


Bunu yapmanın yolu da farklı fikir demetlerinden beslenen insanlarla olabildiğince objektif gerçeklere dayanarak diyaloglar yaratmaktır. iqsözlük bunu yapmak için uygun bir zemin örneğin ancak çok çok daha geliştirilebilir elbette. Netice itibarıyla evet, cehl tekrar seçimleri kazanabilir ve biz artık "tamamen" kaybetmiş olabiliriz, ancak 8 gün sonra eğer kazanırsak bence o türbanlı ablayı doktor dövmenin neden kötü olduğu konusunda ikna etmek mümkün.