Çekmecelerde gizlenmiş solgun yapraklar gibi,

Şimdi bu gecede tezahür ediyor boğazımda düğüm olan kederim. 

İçeri su doluyor bezgin sandalımdan ansızın.

Ve hiçbir limanı yuva belleyemiyorken

Hem de hoyrat bir dokunuşla katledilirken minnetim, 

Belki gelişigüzel bir bulantıyla yol boyu sessiz.

Daralıyorum ama nafile tüm çıkışlar kapalı.

Sanki çok güvendeymişim gibi

Dönmek için o kasvet evine,

Hem de beni hiç görmeyecekler de

İçimde silik bir kesiyle çıkacağım önlerine,

Omuzlarım düşük, ceketim eskimiş...

Zuhur ediyor gölgelerim duvarlarımda. 

Ruhumda canlı kalan ücralarım tükeniyor.

Ben hiç de beklemediğim anlardan vuruldum.

Ne yabancı eller, ne aşina yüzler...

Bir boşluk bu limanlar...

İçi soğuk, çatlağından su damlayan yuvalar...

Nerede benim aidiyetim soruları,

Gülümseyen şefkatli yüzler sanrısı. 

Tanrım senin kederli düzeninden payımı aldım.

Acıyı hissetmiyorum artık

Hem de ne şu halsiz bedenim,

Veyahut muhafaza ettiğim gönlüm. 

Kendimi içi havayla dolu şişe gibi,

Yani duvara fırlatıldığında tuz buz olan fakat,

Yok olduğu hiç belli olmayan işte o şişe gibi...

Beni biraz ertele Tanrım. 

Artık normal biri olmak istiyorum. 

Beni lütfen ertele.