Cemal Süreya, İkinci Yeni şiirinin üç büyük kurucusundan biridir. Onun “İkinci Yeni”deki yeri salt bunun için bile önemlidir. 1940’lı yılların sonunda Garip şiirinin artık yetersiz olduğunun kavranması, İkinci Yeni’nin ortaya çıkmasındaki en önemli etmenlerden biridir. Biz de dile müdahalenin sınırlara ulaştığı bu harekete yakından bakalım ve bu hareketin kurucularından biri olan Cemal Süreya’nın yeni şiirdeki yerini ve onun poetikasını anlatmaya çalışalım. 

İkinci Yeni filizlerini baskıcı bir dönemde vermeye başlamıştır. Bu da şairlerin siyasetten kopuk olmalarına ve kendi içlerine yönelmelerine sebep olmuş; Garip şiirinin yarattığı toplumsal hava tepetaklak olarak bireyci bir şiirin doğmasına zemin hazırlanmıştır. (1960’lardan sonra siyaset şiire girmeye başlar.)  

Orhan Veli şiirine karşı dimdik duran İkinci Yeniciler, onun şiire soktuğu “cımbız, ayna ve nasır”ı ellerinin tersiyle itip şiire; tarihsel, kültürel, açılımlı ve çağrışımlı kelimeleri soktular. Bu da onların şiirlerini anlaşılmaz diyemesek de anlayabilmek, yorumlayabilmek için insanda mutlaka kültürel bir birikimin olması gerektiğini gösterdi.  

Şiirde “sözcük”e fazlasıyla değer verdiler, kendi kelimelerini türettiler: üvercinka, aparthan… “Şiir dizeden çok kelimelerle kurulur.” Dediler. 

Şiirlerinde alışılmamış bağdaştırma ve soyut imgelere fazlasıyla yer verdiler. Hatta denebilir ki soyutlamak onlar için önemli bir poetik kaygı oldu.  

Bu gibi daha fazlasıyla uzatabileceğimiz bir sürü özellikleri var İkinci Yeni’nin ama bu başka bir yazının konusu. Biz şimdi Cemal Süreya’nın poetik anlayışına geçelim: 

Cemal Süreya’nın şiirlerine baktığımızda onun bir “Süreya şiiri” olduğunu anlamamız çok uzun sürmeyecektir. O, kendi şiirini, şiir dilini kurmuştur. Şiiri, birtakım belirleyici özelliklere sahiptir:   

-Şiirde nakarat kullanmayı sever. (Üvercinka şiirinde ‘Afrika dahil’ kısımları.)  

-Özel isimleri fazlaca ve ustalıkla kullanır. Tarih, edebiyat, sinema, resim gibi dallarda kendini kanıtlamış birçok sanatçıya yer verir: Mimar Sinan, Modigliani, Aşık Paşa, XVI. Louis vb. Örneğin “Cellat Havası” şiirinde Mösyo Giyotin (Ünlü fizikçi, bir silah türüne ismi verilmiştir.) Lorca’dan (İspanyol şair) bahseder. Bu şiirinde gerçek kişiler ve kurgusal karakterler iç içedir. Ezra Pound, kanlı canlıyken; parantez içindeki Raskolnikov, Dostoyevski’nin yarattığı, Cemal Süreya’nın da şiirinde kullandığı bir hayal ürününden ibarettir. 

-Sık sık sürprizli ifadelere başvurur. Hiç beklenmedik anlarında şiirleri biter, başka bir şeyden bahsediyorken bambaşka yerlere getirebilir konuyu, okuyucuyu şiirinin verdiği tatlı şaşkınlıkla baş başa bırakabilir. Örneğin “Elma” şiiri:   

“Şimdi sen çırılçıplak elma yiyorsun 

Elma da elma ha allahlık 

Bir yarısı kırmızı bir yarısı yine kırmızı” 

Bir yarısının kırmızı olduğunu öğrendiğimiz elmanın, şiirin gidişatına göre diğer yarısı farklı bir renkte olmalıdır veya okuyucu onu beklemektedir -böyle bir izlenim verilmiştir çünkü- fakat o kendine has esprili üslubuyla diğer yarısının da kırmızı olduğunu söyler.  

-İkinci Yeni içinde -Ece Ayhan ile beraber- dile müdahalenin en ilginç örneklerini vermiştir, şiirlerinde sözcüksel sapmalardan adeta bir dağ oluşmuştur: gözistan, elisürencil, dolayık, mevsimölçerler, çobanıllık.. Süreya’nın sapma’ları yalnızca sözcükte sınırlı kalmaz, aynı zamanda sözdizimsel, yazımsal, anlambilimsel olarak da şiirinde yer alır. 

-Cemal Süreya’nın şiiri ‘insan merkezli’ bir şiirdir. İnsani her duygu, eylem veya eylemsizlik, onun şiirinde karşımıza çıkar. Kendi hayatını da şiire sokar. “Şairin hayatı şiire dahil.” Hatta Cemal Süreya, kendi hayatını o kadar şiire sokar ki, onun hakkında, şiirlerinden belli izlenimler edinmemiz çok olasıdır. Biyografisini bazı bazı şiirlerinde verir, hissettirir. 

-Şiirinde ironi önemli ölçüde yer tutar, ilginçtir ki İkinci Yeni şairleri ironiyi sevmez, Cemal Süreya’yı ise ironiden ayrı düşünmek, şiirlerine bakılınca neredeyse imkansızdır. 

-Modern resim sanatı şiirlerinde sıklıkla yer alır. Sürrealist resim sanatından etkilenir. (Özellikle Braque ve Chagall) İkinci Yeni sanatçılarının resme olan ilgisini şöyle anlatır: “Birkaçımızda büyük resim tutkusu vardı. Boyuna albümler karıştırırdık. Söz gelimi Edip Cansever’le ben. Sezai Karakoç resme başka türlü bakardı; ama bakardı.”  

-Şiirde anektodu savunmaz fakat kullanır, kullandığı anektodu metaforlarla örter çünkü. 

-Aşk ve cinsellik temalarını şiirinde yoğun ve benzersiz bir şekilde kullandı, salt aşktan bahsetmek yerine onu, egzotizmle süsledi. 

-“Göçebe” adlı şiir kitabı toplumsalcılık düşüncesinin arttığı dönemde yazdığı kitabıdır. Aynı zamanda hayatının son devirlerinde çok eleştirdiği Orhan Veli tarzı şiirler yazmıştır. (Kısa anlatımlı, kolay anlaşılabilecek şiirler.) 

Cemal Süreya gerek renkli, naif, uçarı kişiliği gerekse şiirinin farklılığıyla İkinci Yeni için çok önemli bir şairdir. Yukarıda bahsettiğimiz poetik anlayışı ve bu anlayış doğrultusunda ortaya koyduğu eserler edebiyat dünyasındaki yerini, sarsılamaz bir boyuta taşımıştır. Onu, yaptığı edebiyat içinde değerlendirirsek altından çıkacaklar tam bir edebi zevktir. (Maalesef günümüzde popülerizme kaptırdık Cemal Süreya’yı. Popülerizm de ardından onu ve şiirini tanımamayı getirdi. En deli saçması dizeler bile Süreya imzasıyla paylaşıldı, gözlerde farklı bir şair algısı yaratıldı.) İkinci Yeni Şiiri’nin en önemli kurucularından biri olması ve bu hareketin en özgün örneklerini vermesi Cemal Süreya’yı sadece İkinci Yeni içinde değil modern Türk şiiri içinde de vazgeçilmez bir isim yaptı. Sadece şiirde değil düzyazılarında da okuyucunun ufkunu açtı: Türkçeden, parasız yatılılardan, politik-güncel değerlendirmelerden, o günkü Türkiye’nin sosyal hayatından bahsetti. (Cemal Süreya’yı sadece şair olarak anmak haksızlık olacaktır, Türk edebiyatının en önemli denemecilerinden de biridir aynı zamanda.) Kuramcıdır ve hazırladığı antoloji çalışmaları da ünlüdür. Fransızca çevirmenlik yaparak Türk yazınına katkıda bulunmuştur. Elbette ki şair kimliği kadar göz önünde değildir düzyazılarında ama anmadan geçmek de bizim Cemal Süreya sevgi ve saygımıza yakışmıyor diyelim. O halde biz, geniş bir kültür, zeka, merak ve sosyal kimliğiyle Cemal Süreya’yı diğer İkinci Yeni şairlerinden ayırabilir, iyi ki geçtin bu dünyadan diyebiliriz!