Her yanımda şantiyeler kuruldu.


Önce,

Kalbimin inşası için ihaleler yaptım

Plansız.

Sonra,

Yeniden sevebilmek adına şarkılar yazdım

Bestesiz, fersiz.

Yüklenici firmalar kalp krizlerimi mücbir sebep sayıp,

Bedenimin dayanıksızlığından sebep çekildiler.

Dağınık, sıvasız, ıssız kaldım.


Balıkçıların ağlarına

Takıldığım kadar yaşıyordum.

Derimin yüzüldüğü kadar insandım.

Meşin yuvarlağın ağlarla buluşması,

Bir zencinin bilek hareketleri,

O çok zengin insanların

O çok şen kahkahaları da yaşatıyordu beni.

Yalan yok,

Bir Japon kadınının gözleri

Pastoral estetiğin en güzel örneğiydi.


Sonra ışıklar kapandı birden

Ay çekildi denizden.

Benim hiç plağım olmadı

Ve hiçbir zaman sevmedim zamanı.

Güçsüzdüm, yılgın, bıkkın.

Önce yüzüm sonra sesim eskidi

Bakışlarım donuklaştı yeniden

Bir şair arkadaşım vardı

“Çember tamamlandı” sahiden.


İşte gülüm...

Geometrik bir şekil değilken çember

Güzeldir gül oyalı şarkılarda.

Ama ben,

Basit şiirler yazıyorum sen olmayınca

Basit yemekler yapıyorum akşamları

Ve zorlaşmasın diye vedalar

Sallama çayla idare ediyorum.

Yine sigara içiyorum;

Akciğerlerin canı cehenneme

Ben esasında ellerime üzülüyorum.