hepiniz ölüsünüz
yaşayan aksak
ama solgun benizli ama biraz siyah
hem hizmetkâr sevdalı
hem düşkün müştak
hem kendini beğenmiş dolgun piraye
kanıksanmış bir ruhsuzluk
iyice yalıtılmış bir düşsellik
tahkiye edilmiş müdahale görmüş
ne varsa hayatta nefese dair
yitmiş çehrenizde yavaş yavaş
ne yoksa bütüncül kuşatılmış geride
iptidai saklı kalmış
o yine sizde zaman aşımı
o dişler o diller o mürdüm gözler
haz hazza yaşlar dökülmüş idrak
distopik bir roman başlangıcı
ve bizzat sizin övündüğünüz
hangi tapmışlığımdı bundu bunalttı
dur etti sizi benden
dururdum zihninizde öylece -asker-
bedelli bedelsiz gider gelirdim emrinizce
dururdum köşede öylece tutuk ve aylak
gülebilirdim daha öpebilirdim öfkenizi
sevişebilirdim nefretinizle
İstanbul'un her günü böyle değil mi
adalardan analardan kopardığım tünek
aksındı kirpiklerinden muazzezin
unutsundu cemil siyah gözleri
nice uygarlıklar tembihli o kelebeği
dökülsündü içime fark edilmeksizin
gözleri bir servet gözleri titrek
bir afrodit yahut tomris eğretisi
yıllar- yolların sarhoş ettiği-
derin uzaklıklar bıraktı tende
siz bunun farkında seçtiniz o kaderi
siz bunun farkında öldünüz çok kez
bir lahza raks içindi her şey
ve şaşırıp kaldım ben bu izlek gölgesinde
köksüz yalnız ve yadırganmış
ve tekrar ettim bir gece haşim gibi
yıllar yollarla sarmaş dolaş
ölüm ara ara sürpriz mübaşir
bir lahza raks için şu martılar
hem sağa hem sola rakkase gibi
ıslak çağırışların gecesidir her yalan
ıslak gecelerin sancısı şuh çığlık
çalınan şiirlerin etkisindesiniz
çalınan şiirlerin düşüncesinde
ne duyabilirsiniz serçelerin sesini
ne çıkabilirsiniz aklın aydınlığına
sizi ancak bir el uyarabilir
emeğin umudun hatırı için
bu sorunsuz cinayeti bir kaos çözebilir
bu kolektif yok oluşu bir sabah rüzgârı
bu anonim günahı bir günahsız
tablo gibi duruyor duvarlarınızda
bir kara komedi bir kara firak
bazen hain bakışlara meze olmuştur
bazen evlerde sohbet konusu
susuyor ve duruyor duvarlarınızda
sarmaşık gibi sarıyor her yerinizi