Hasip dede ayağını mermere vurdu d'nin küçüklüğüne aldırış etmeden

Ayakkabının ökçesinden ilkin azı dişlerinin atladığı görüldü

Azı dişlerini sağ elinin çilleri takip etti

Çillerini, kinleri

Kinlerini, dilekleri

Dileklerini, cesaret edemedikleri

Hasip dede kadeh kaldırır gibi iç çekti cesaretsizliğine kimse görmeden

İçkiyle de arası yoktu üstelik


Bunu neden anlattığımla aramda derin bir şüphe taşıyorum

Dünüme ibret olsun diye bugünümü örse yayıyorum

Kov beni, eşiğine hasret kalayım iyi taraflarının

Kov beni, bir şiire nasıl başlanmazsa

işte şimdi öyle başlıyorum


Denizden kan taşıyordu kimseler uyanmadı

Gözümden uykuyla beraber gitmeler taşıyordu

Elimden iş gelmiyordu tutmaktan başka

Neyi tuttuğum

Kimi ve nasıl

Kindir babamın nasırında


Toplumda sırt kesen bir inilti vardı kimse duymadı

Çığlıklar bastırıldı peçete artıklarıyla

Penceremdeki ağaç bana bir sırrını söylemek ister gibi açarken çiçeğini

Önce Adem, sonra Wattieza

Sırasıyla Zeynel Bey, Hasip dede ve nihayet

hükûmetler ölmek üzereydi


Deccal ordusunun ayak sesleri

imanların zedelendiği zannıyla galibiyetini kutlarken

kimse görmedi

Babam nasırını, annem yanığını

Hasip dede saatini uzattı pişmanlıklarını bastığı bağrıyla

Sözü ve aşkı yalnız kendine istedi

Sözü ve aşkı yalnız kendine

Aynı düşünmenin getirdiğine inandığı zorbalık ve güç hakkıyla


Yağmurlu haziran sabahı kadar sevdiğim insanlar oldu

İnsanlar dediysem de üç parmağımı geçmez

ve öncüdür içimde hep biri

Yağmurlu haziran sabahı kadar sevdiğim insanlardan göçenler oldu

Gittiklerim oldu

Geçtiklerim oldu

Tesbih çeker gibi çektiğim bu gam

Adına ne dersen de

Tesbih çeker gibi çektiğim bu gam

Hüma olup da uçamadı bir kere olsun


Nasıl başladığını hatırlamadığım

Ama zihnimde olta gibi takılı bıraktığım bu sen

Asfalttan, rögar kapağından

Kavaklardan

ve dolmuş tutacağından sıyrılamadın


Şimdi bana öğretilen gibi, yanlış,

dayatılan gibi bana

bir günaha sırtımı dayayacağım

Yalancı baharlara alkış tutacağım

İçimde omuzladığım her tabutun ardında

kalıntılarımdan yeni bir sen doğuracağım


Günahın kadar cennetin de elimdedir artık


Hasip dede ayağını merdivene vurdu merdivenin büyüklüğüne aldırış etmeden

ve ekledi

Bunca hengamenin arasında bir ihtimaldi insanı diri tutan

garipti ki, aynı ihtimal insanı yok edecekti