Ceset bahçesine girdim,

Ayaklarım çamur olmasın diye iskeletlere bastım,

Köklerini kanla besledim eski bir ağacın.

Ruh ektim toprağa,

Ölümsüzlük yeşersin diye,

Dualar okudum tarihsizlik kokan talihsiz mezarlarda,

Korka korka kazıdım zamanın tahlilsizliğini.

Eksildikçe adımlarım,

Eskidi çocukluğum.

Mağlubiyet çağının kimsesiz cesetleri,

-Bu kadar yarımsanız kim gömdü sizi?-

-Bu kadar yoksanız kim gördü sizi?-

Yer kalmadı bu bahçede,

Her ceset bir sonrakinin temeli...

Ne garip! Yaşamak kısıtlı,

Ölüm ebedi...

Bence ölümü ilk keşfeden, 

Yıllarca bekledi diğerinin dirilmesini.

Lanetlendi ademoğlu,

ve tabiat edindi beklemeyi...

Kimsenin üzerine konmaya niyetim yok,

Kendime ayırdım en gamsız yeri...

Tabii o da cesedimi taşıyan hammalın inisiyatifi...

Gecenin sonu sert bir sigara,

çıkardım çekmeceden eski bir defteri,

Yazdım bugünün tarihini,


“Ceset Bahçesi Mezar Listesi;

3 Gömülen Ölü,

Milyarlarca Diri.”