Senin için bir tabak koymak istedim sofraya… Bir kaşık, çatal ve bardak…
Sesini duymayı bekledim gürültüler arasından. Dikkatle bekledim ayak seslerini duyarım belki, diye.
Çay demlerken de aklıma düştün. Çaydanlığı alıp götürmeni bekledim. Boşalan bardakları bana vermeni bekledim. Mutfağa girip çıkmanı bekledim.
Çocuklara seslenişini hatta belki kızışını bekledim. Diğer insanların kahkahaları arasından senin kahkahanı duymayı bekledim.
Ve biliyor musun, beklediğim hiçbir şey gerçekleşmedi. Burnumun direğinin sızlayışıyla kalakaldım öylece…
Kalbimde bir oda var. Yalnız sana ait olan bir oda. İçinde sen varsın. Ama o odaya gelen yolların hepsi cam kırıklıklarıyla dolu. Ve ben her defasında seni ziyarete geliyorum. Ayaklarım bir türlü iyileşmedi. Acı çeke çeke, ağlaya ağlaya geliyorum seni görmeye. Çektiğim acıların bir önemi yok, seni gördükten sonra müthiş bir gülümseme yayılıyor yüzüme. İşte o zaman bütün acıları unutuyorum…
Gün geçtikçe daha da hatırlıyorum seni. Unutmayı istemek ne haddime! Bazen birkaç damla yaş süzülüyor yanaklarımdan, boynuma kolye yaptığım yüzüğüne dokunuyorum sonra. Bana seni hatırlatıyor. Bu yazıyı yazdığım kalem bile senden. Şu mavi silgi de senin. Cüzdanımda bir fotoğrafın da var. Galerimde sadece senin olduğun bir klasör… Aklıma gelen anıların var.
Cevap ver şimdi, seni unutmayı istiyor olabilir miyim?
Ben seni çok özledim...
06.09.2021 00.59