Kayda değer bir varoluş nedeni bulamıyorum. İnsanın aklını bulandıracak kadar sığ bir düşüncenin içinde kayboldum. Ben neyim, kimim, neden böyleyim, ne olacağım ya da ne olmalıyım gibi bir çok soru ele geçiriyor ara ara beynimi. Akışta ilerlerken bu sorulardan birini kendime soracak duruma gelmek kısa süreliğine de olsa durduruyor hayatımı. Çok zor sorular değillermiş gibi üstüne bir de zamanı sorgulamaya başlıyorum. Yanıtlayabilmek uğruna zamanı durdurmaya değer mi? Buna değecek yanıtları bulabilecek miyim acaba diyorum. Oysa tek bir an bile yanlış bir cevapla harcayamayacağım kadar kıymetli. Al işte bak soru soruyu doğuruyor. Tek bir an dedim fakat gerçekten anda mıyım? Geçmişimin peşini bıraktım mı? Geleceğimin belirsizliğinin yakasından çektim mi ellerimi? Neyim ve ne olacağım demiştim. Sanırım bunu bilmek istediğimden pek emin değilim. Ne olmalıyım diye sormuştum fakat gözlerimi kapatıp düşündüğümde alaca bir karanlıktan öteye gidemedim. Yaşamak ve kendimle beraber yaşatmak istiyorum aslında cevaplarını bulana kadar. Tüm bu sonunu alamayacağım soruları içimdeki amansız bir korkuya bağlıyorum. Yaşamaktan değil de yaşayamamaktan korkuyorum galiba. Neyse. Olsun. Sanırım biraz daha vaktim var. Devam edemeyecek kadar yorgun fakat ölemeyecek kadar da hayattayım nasılsa.