Tam başımı yastığa koyuyorum, düşünceler seli akıp gidiyor gözümün önünden... Kalemle deftere yazılacaklar, telefon not kısmına yazılacaklar ve çöp düşünceler, ayrıştırılıyor her biri... Acaba çok fazla yalnızlığa maruz kaldığım ve düşünecek çok zamanım olduğu için mi böyle oluyor? Ama ben bu durumdan çok memnunum.. İstemediğim kalabalıklar içinde o kaygı ve acı tadı hissetmekten iyidir... Kendini keşfetmek, sana iyi gelen şeyleri bulmak, hediyelerin en güzelinden... Bu yıl biterken bir konuyu çözüme kavuşturmak istiyorum ve sanırım o kadar kolay değil.. Yaptığım veya yapmadığım seçimlerden dolayı ceza almak... Çocukken rüyamda cehenneme gittiğimi görmüştüm,herkes cennete giderken yol ayrımında bana cehenneme geç diyorlardı,uyandığımda o kadar suçlu hissedip ağlamıştım ki hâlâ o rüyanın üzerimdeki etkisini hissedebiliyorum . Çocuksun sen ne günahı! O küçük kafama göre buna sebep olan yaramaz olmam, merak duygum,haydar dümen köşe yazılarını okumam( buna şimdi çok gülüyorum) yerimde duramamaktı. Sabah kalkıp, okula gidip, ödevimi yapıp, yemek yiyip, biraz oyun oynayıp, uslu olmalıydım işte bu kadar.. Farklı bir şey yaparsam ceza. Bu yüzden yaptığım şeyler için sürekli üzülüp, bir daha yapmayacağıma yemin eder, kendime söz verirdim sonra da tekrar yapardım . Bu kısır döngüde kendime olan güvenim git gide azalırdı. Benim uzun yıllar bu düşünce normalmiş gibi yaşamam her kötü olayı ceza diye algılamam kendime en büyük kötülük.. Bu meseleyi çözüyorum ve çözeceğim...