2014 yazında bir kamp alanında çalışmıştım. Sabah erkenden kalkar ama çoook erkenden, daha sonra yere düşmüş kuru iğne yapraklı çam ağaçlarını toplardım.
Saat diye bir şey yok, gece ve gündüz var orada. Güneş sizi uyandırır, karanlık hadi yatağına derdi. Sinek barımızda bir eşantiyon dolabımız vardı. Patronum rakıyı bırak, gerisi senin derdi. Plaja 30 metre yürüdükten sonra şezlongda zifiri karanlığın içinde, Antalya'nın ışıkları yıldızları coşturuyor, ben izliyorum, çok güzel ama Antalya'dakiler bunu bilmiyordu. Ve daha da güzelleştiriyordu her şeyi. Mutlaka gidin, "Yolun plaj tarafına kamp atmak yasaktır!" yazılarına kulak asmayın, kamp atın. Bir keresinde gece yıldızları izlerken bir çadır görmüştüm. İçerisinde bir çift, bir mum yakmışlardı aydınlatsın diye ruhlarını, hem de bir sürü yıldızlara inat.

Not: Fotoğraf ikinci gidişimden.