Büyüdük inandım bugün buna. Peki ne mi oldu?... Yaramadı azizim yaramadı. Büyümek, acıları görmek, haksızlıkları bilmek, yutkunarak yoluna devam etmek yaramadı bize... En acısı da susmak azizim bütün acılara, adaletsizliklere susmak, bazen zorunda kalmak, bazen yorgun olmak... Susmak... Susmak yaramadı bize. Her susmada yüreğimde bir yerler kan ağladı. Her susmada içimden bir yerler koptu, koca koca çiçekler yerini dikenlere bıraktı.


Büyüdük anladım acımızı da susarak yaşıyoruz mutluluğumuzu da. Hâlbuki küçükken, çocukken... Ah be azizim hiç yakışmadı bize büyümek... Susup içimize attığımız ne var ise yüzümüze yansıdı... Gözlerimiz koca bir karanlığa hapis olmuş gibi bakıyordu. Yüzümüzde ki çizgiler yazmak isteyip yazamadığımız satırlar. Gülüşlerin cenazesi kalkıyordu mutsuzluk kervanın da.


Kolumuzu kaldıracak takat yoktu fakat içimizde yanan koca bir yanardağ vardı. Her yeri yakmak istiyordu, kötülükleri silmek, dünleri unutmak, mutlu günler yazmak istiyordu. Bugün için, yarın için, çocuklar için mutlu günler yazmak istiyordu.


Bir umut muydu, bir hayal miydi, yoksa gerçeğin ta kendisi miydi bu azizim?... Bilmiyorum... Sadece istiyorum son kez savaşmak istiyorum aşk için, umut için, mutluluk için, güzel günler için, en çok da çocuklar için azizim çocuklar için... Yaşanmalı güzel günler çocuk gülüşleri olmalı, çocuklar mutlu olmalı, çocukların hayalleri olmalı, çocuklar renkli olmalı, çocuklar hep çocuk olmalı azizim çocuklar hep çocuk olmalı...