Sen evden çıktın ya,

eşik önünden aktı,

pencere ardından koştu.

Kalabalık içinde yabancı kalma diye aynadaki gülüşün,

kâküllerindeki rüya,

sandıktaki kokun,

üstüne gökyüzü oldu.

O uzak,

soğuk,

kocaman şehir birden ev içine döndü.

Ben titreyerek baktım ardından.

Kötü bir yalnızlık seni incitmesin diye

avuçlarındaki hayat çizgisinden sessizce öptüm.

Hatırlar mısın,

sokağın başında bir kadın,

ölüme bakar gibi bakıyordu çocuğuna.

Sen korktun,

ben korktum.

Kar mıydı,

akşam mıydı,

büyümüş müydük,

zamanın sahibi kimdi,

gelecek nerelerden gelecekti,

bilmiyorduk.

Sen sakindin,

ben kötü bir telaştım.

Sen güzeldin,

ben katıydım.

Sen kalbine tutunmuştun,

ben öfkemi seviyordum.

Dünya bir kibir fotoğrafıydı.

Kocaman bir yapının önünde durdun.

Bütün pencereler sana baktı.

Sen bütün güzelliğinle onların geldikleri yerleri gördün.

"Ben o gün orada öğrendim,

çocukluğu olmayanın büyüklüğü de olmazmış."