Çocukluk insanın yarası bence. Kabuk tutuyoruz, iyileşiyoruz. Ve izi kalıyor yürekte. Gördüğün her şeyde eksikliği hissediliyor. Bakışına, yüzüne siniyor. Çocukluk gitmiyor bir yere. İçte bir yerlerde seninle kalıyor. Bazen acı bir tat bırakıyor. Dayanılmaz raddeye ulaşıyor. Sonra yavaş yavaş unutmaya başlıyorsun bıraktığı tadı. Ama aslında alışıyorsun. Hem insan nelere alışmıyor ki diyorsun. Rahatlatıyorsun kelimelerini. Sonra sonra olgunlaşıyorsun.Yokmuş gibi davranıyorsun. Hiç yaşanmamış bir geçmişin yasını tutmak deli saçması geliyor kulağına. Hem artık kendinle bile konuşmuyorsun. İçindeki çocuk da kimmiş yabancıyken kendine. Büyümüş insan oluyorsun sen de. Bir zaman geliyor yere yüzükoyun kapaklanıyorsun. Hani kabuk bağladığın yerden kanayan çocukluğun var ya, ona sitem ediyorsun. Senin yüzünden oldu diye. Unuttuğun her sızın yeniden hatırlatıyor seni. Bir tek çocukken acıyan dizin şimdi baş köşeye oturmuş büyümüş haline aldırmadan canını acıtıyor. Unuttuğun, görmeyi ihmal ettiğin çocukluğun yeniden diriliyor. Tutuyor elinden, seni ayağa kaldırıyor. Acın seni iyileştiriyor. Korktuğun sızın liman oluyor sana. Çocukluğun bir yerlerde yeniden dolaşıyor. Belki de içinde. Gördüğün müddetçe hep seninle.