Gözümü açtım, Lamia yanımda yarı çıplak, sırtüstü yatıyor. Beyaz tenli, siyah saçlı, güzel kemikli, yani çıldırtıcı yüzüne, daha önce hiç bu kadar güzel kadın görmemiş gibi bakıyorum. Gibi fazla, daha önce hiç bu kadar güzel kadın görmedim, böyle bir kavramı henüz beynim idrak etmiş durumda değil. Salak salak bakıyorum kadının yüzüne. Uyanıyor, saçını okşamaya başlıyorum bu işi daha önce hiç yapmamış ellerimle. Yüzündeki tebessüm, bu işi bana daha güzel yapmamı söylüyor. Bu yüzden başlıyorum yüzünü öpücüklere boğmaya. Öpücüklere boğmaktan ben ne anlıyorsam yani. Sonra omzunu öpüyorum ince küçük dudak değdirmeleriyle. Bu lafları daha önce uygulamışlığım yok, hepsini okuduğum aşk kitaplarından biliyorum.
-Dur! dedi. Durdum. Sırtımı, sarı boyası dökülmüş karyolaya dayadım, bir sigara yaktım. Dumanı havaya doğru üflerken, bir elimi de Lamia’nın omuzuna attım, sardım kendime. Ama kadın çevik, bir hamlede kurtuluyor benden. Şaşkın ve biraz da korku dolu gözlerimle gözlerinin içine bakıyorum.
-Biz ne yaptık? diyor. Ağzından çıkan bu üç kelimelik sorudan sonra aklıma karım geliyor. Onu düşünürken içimi huzursuzluk, sanki o an ölecekmişim de bütün hayatımı boşa yaşadığımı yüzüme vuracaklarmış gibi bir korku kaplıyor. Muhtemelen o da aynı şeyi yaşıyordu. Kocası vardı ve onu çok sevdiğini birçok kez söylemişti bana.
-Gitmem lazım, deyip kalkıyor, sanki gece boyu deliler gibi sevişmemişiz gibi. Bu sefer de ben ona dur diyorum. Tekrar uzanıyor yatağa, yorganı üzerine çekiyor. Sözümü neden dinliyordu ki? Şantaj mı ediyordum? Hayır. Tehdit mi ediyordum? Yoo. Ona sarıldım ve anlatmaya başladım geçmişi, geçmişimi, geçmişimizi.
-Hatırlar mısın Lamia, ne güzel yaşardık bir sokağın iki köşesinde. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Ben hep seni…
Sözümü, elleriyle yanağımı okşayarak kesiyor. Gözlerimin içine bakıyor, ben saçma bir şekilde utanıyorum.
-Bak diyor. Biz çok yakın dosttuk, fakat artık eskide kaldı. Senin bir ailen var, seviyor musun bilmiyorum ama benim de bir ailemin olduğunu unutma. Üstelik onları çok sevdiğimi biliyorsun. Lütfen bir daha denk gelmeyelim ömür boyunca.
Bu sefer kesin kalkış yapıyor yataktan ve hiçbir şey demeden, odanın sessizliği içinde, geride kokusunu, hayallerini, aslında bir parça da kendisinden bırakarak gidiyor. Bakakalıyorum çocukluk aşkımın ardından.