Romandaki iç zaman bilmemekle birlikte olay örgüsünde Katip Çelebi'nin adı geçmesi itibariyle tahmini 17 veya 18. yüzyılları arasında olayların Osmanlı zamanında, Kostantiniyye'de vuku bulduğunu söyleyebilirim. Romanın başkarakteri olan Bünyamin, babası Uzun İhsan Efendi'nin kendisine adanılan, verilen hayatı sorgulaması ile hikaye başlar ve yazar burada okuyucuyu Bünyamin karakteri ile yolculuğa çıkartır. Bünyamin'in çevresinde ve hayatında gelişen olaylar genişledikçe, esnekleştikçe yazar, birçok yan karakterinin felsefik yaşamlarıyla göz göze getirir okuyucuyu. Anar’ın yan karakterler üzerinden bazı peygamberlerin (Musa, Nuh, Adem gibi) yaşamları gibi Descartes, Galen, Katip Çelebi gibi önemli şahsiyetlere atıfta bulunması, olayları postmodern dille aktarması okuyucuyu sorgulama eşiğine getirip götürür. Sonuç olarak ''Puslu Kıtalar Atlası,'' okuyucularını düşünce okyanusunun derinliklerine yolculuğa çıkarırken ''Cogito ergo sum,'' yani ''Düşünüyorum, öyleyse varım.'' argümanının izinde ilerler. Kendinizi zihinsel bir maceraya atmak ve biraz düşünce sınırlarınızı zorlarken kendinizi bulmak istiyorsanız doğru kapıdasınız demektir. Kapıya tıklayın ve sessizce Puslu Kıtalar Atlası'na doğru yürüyün.

________________________________

Aradıkları şey hem her yerde, hem de hiçbir yerdeydi. Kim bilir, belki de içinde ilerledikleri karanlık sis, bu çekimin kendisiydi.


Cevaplarını bulamadığı sürece yaşadığı bu tuhaf dünyanın, alaca renklerle dolu devasa bir boşluktan pek farkı olmayacaktı.


Ateş dediğimiz güç nasıl ki odunla beslenirse akıl da bilgiyle beslenir.

__________________________________

*Resimdeki kitap: İhsan Oktay Anar'ın " Puslu Kıtalar Atlası" eserinden resimli-roman, yazıp-çizen: İlban Ertem.