Bugün bir rüya gördüm...

Neysizlikten gelen sancılı bir acı çekiyordum, yokluğunun fikrine alışamamışım gibi korkunçtu...

Gerçi kabullenilmiş çaresizlik, yokluğuna alışmamak...

Ne çok özlerdim rüyalarımda seni, sadece rüyalarda görebilecek kadar mesafeler varken aramızda, çok eskidendi zamanlarında...

Gözlerim ıslak uyanırdım, daha gerçeğim yoktu, olmamıştı böyle hiç gözlerim, bu yüzden de gerçektiler, hissettikleri gibi; şu an hissetmeyi bilmediklerini unutsalar da...


Bugün o acıyla uyandım, içimdeki ağırlıkla;

neysizlikten gelen...

Hissetmiyordum ama vardı, hissetsem üzülürdüm değil mi?

Ya da hissediyor muydum ve bilincim mi bu acıya tepki vermiyordu, yoksa alışkanlık mıydı?

Çünkü üzgün değildim...


Göz göze hiç böylesi gibi ve hiç bu kadar uzun gelmemiştik, gözlerinin buz tutmuş bebeklerinin ardındaki kendini gizlemeye çalışan gülümsemeni ve buz tutmuş bebeklerinin içindeki soğuk ve kafası karışıklığı sırtlayıp, trene binip, gittin sonra;

beni neysizlikten gelen sancılı acılarla bırakarak...

Sonra uyandım ve bu rüya bitti...