Bu bir yardım çığlığıdır!
Her gece yastığını gözyaşlarıyla sulayan, gecenin sessizliğini hıçkırıklarıyla boğan adamın yardım çığlığı.
Bugün tam elli yaşıma bastım. Dile kolay, tam elli yıl. Kaç gün ettiğini buraya yazsam iddia ediyorum okumadan geçersiniz. Nasıl geçti birdenbire, inanın hiç anlayamadım. Sanki hep genç kalacak, sokaklarda tozu dumana katacaktım. Hiç düşünmezdim gazete okurken rahmetli babam gibi gözlük takacağımı ve çok uzaktı bana tansiyon hapları. Biliyordum, her ölümlü gibi er ya da geç gelip bulacaktı beni de. Yüzüme çizgiler doluşacak, saçlarıma karlar yağacaktı. Cahit Sıtkı'nın şiirlerinde kırık bir dize miydim, bilemiyorum.
Yaşanıp bitmiş zamana karşı çok pişmanlığım yok. Zaten pişman olsam ne fayda? Yine de keşke akciğer yetmezliğinden masada bıraktığımda babamı, bıraksaydım sigarayı.
Çok güzel insanlar tanıdım, çok güzel sevdim. Hem de öyle güzel... Gözlerinin ışıltısını göreyim diye saatlerce kar altında da bekledim, bir anlık kararla ülkenin öbür ucuna da gittim; değmeyeceğini bile bile. Sakın yanlış anlaşılmasın yine olsa yine yaparım. Ayak bastığı taşı kutsal bilip adım adım dolaştım, geçtiği ve geçmiş olabileceği her yeri. İmkansızdı, o zaman da biliyordum. Ama zaten ulaşılmaz olması değil midir o şeyi değerli kılan?
Çok acı çektim, çok gözyaşı döktüm. Yine de zamanı geriye alma şansım olsa hiç düşünmem dönerim kanımın fokur fokur kaynadığı o çağıma. Dolu dolu hissedebildiğim nadir zamanlardandı. Her şeyi dibine kadar yaşadım. Acıyı uçurum kenarlarında, mutluluğu göklerde... Sokaklarda bağırarak şarkılar söylerken, adını bilmediğim bir barda sabahlarken, aracımla hız yaparken inanın çok mutluydum. Etrafımdakiler de çok mutluydu. Ama önemli olan bendim. Her şey benim mutlu olmam içindi ve dünya benim için yaratılmıştı sanki. Ancak bulutlar sizi uzun süre taşıyamaz. Göklerden mutlaka bir gün inmek zorundasınız. İsteseniz de istemeseniz de. Buna siz karar veremezsiniz. İniş çıkışları fark etmezsiniz bile. Bir bakmışsınız, çakılmışsınız. Hem de öyle bir çakılmışsınız ki bir çukur oluşmuş kocaman. Ortasında küçücük siz. Acılar içinde döner durursunuz içinde. Yetmezmiş gibi çukur gittikçe büyür, derinleşir. Ayağa kalksanız biraz tırmalayarak çıkacaksınız belki. Ama ayağa kalkmak düşüncesi bile yorar tüm benliğinizi. Zaten kalksanız da umudunuz yoktur çukurdan çıkıp yaşama devam edebileceğinize dair. Çünkü dünya size düşmandır, bu yüzden başınıza yıkılmıştır. Geçmez dedikleriniz geçmiştir ama bu seferki asla geçmeyecektir. Yavaş ve acılı bir şekilde öldürecektir sizi. Ancak bir an önce kurtulmak daha mantıklı gelir.
Bu bir yardım çığlığıdır!
Bugün, tam elli yaşıma bastım. Diğer ayağım da çukurda.