Cumhuriyet idaresi faziletli, namuslu insanlar yetiştirir.


Cumhuriyet hepimizin bildiği üzere bir yönetim biçimidir, peki bir yönetim biçiminin insan üzerine etkisi olabilir mi?

Yani cumhuriyet faziletli insan yetiştirirken monarşi dediğimiz sistem bunun tam tersini mi yapmıştır? Öncelikle burada fazilet kelimesinin anlamına bakalım. Fazilet sözlükte “erdem” anlamına geliyor, bu anlamı biraz daha açalım. Erdem kelimesi ise “ahlakın övdüğü iyi olma, alçak gönüllülük, yiğitlik, doğruluk” gibi anlamlara geliyor.


Siyasal gücün tek bir kişinin elinde bulunduğu ve yönetimin genellikle kalıtım yoluyla aile bireylerine geçtiği devlet biçimine monarşi denir. Bu yönetim şeklinde padişah vardır ve padişah ne derse o olur.

Bence bu yönetim biçimi faziletli insan yetiştiremez çünkü padişah yanlış bir durumu tasdikleyebilir; bu durumda halk, padişahın dediği yanlış dahi olsa yapmakla mükelleftir. Bunu yapmayan kimseler ise ağır cezalara çarptırılır. Ve hatta sonu idama kadar gidebilir. Ne de olsa eleştiriye açık bir sistem yok, her şey olduğu gibi.

Peki bizlerin neden faziletli insan yetiştirme gibi bir çabası var ki?

Bırakalım da herkes nasıl yetişiyorsa öyle yetişsin. İyiler iyi ya da kötüler kötü…

Sizce de böyle olsa insanlar ziyadesiyle sahte veya yapmacık olmaz mıydı? O halde karşılaştığın insan güzel ahlak nedir bilmeyen, alçakgönüllülük yapmayan kötü huylu kimseler olurdu. Bu durum ise fazlasıyla kötü olurdu.


Şimdi bir de cumhuriyet yönetimini ele alalım. Cumhuriyet ise sözlükte, "ulusun, egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı devlet yönetim biçimi” anlamına gelmektedir. Ülkemiz Türkiye, bir cumhuriyet devletidir. Kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk 29 Ekim 1923’te cumhuriyeti ilan etmiştir.


Bence cumhuriyet yönetimi faziletli insanlar yetiştirebilir çünkü cumhuriyet yönetiminde halk üstündür. Halkın, yani milletin egemenliği söz konusudur.

Egemen bir ulus düşünün, yani istediğini yapmakta özgür. Kendi fikirlerini istediği şekilde beyan edebilir.

Bu doğrultuda ise şunları söylemek mümkündür:

Egemen olan bir ulus araştırır, okur, doğruyu öğrenir ve elde ettiği bu bilgiler sonucu kendi fikirleriyle mevcut durumu eleştirir. Bu fikirler doğrultusunda halk kendini yönetir aslında, çünkü halk seçme hakkına sahiptir, yani kendini kimin yöneteceğini seçer, iktidarı eleştirebilmekte hürdür.

Monarşi denilen sistemde ise bu durum söz konusu bile değildir, öyle ki iktidarı eleştiren padişahı eleştirmiş kabul varsayılır, bunun neticesinde ise o zatın idam cezasına çarptırılmaması işten bile değildir.

Fazilet erdemliliktir; okuyan, araştıran, eleştiren bir nesil ve bunu destekleyen, buna izin veren bir sistem! İşte aslında durum buna bağlıdır, destekleyici bir sisteme.

İşte bu sistem tam da cumhuriyettir, çünkü cumhuriyet çağdaşlıktır, çağdaş Türk milleti ise akılcıdır.

Ve akılcı bir millet ise her zaman faziletlidir.