Kadınlardan bahsetmek istiyorum. İnsanlığın kabullenmekte zorlandığı, bedeni özgür, ruhu özgür kadınlardan. Giydiği kıyafetten yediği yemeğe kadar hatta dinlediği müzikten icra ettiği mesleğe kadar yargılanmış, ötekileştirilmiş, hor görülmüş tüm hemcinslerim için elime alıyorum kalemimi. Bilmiyorum bu yazıyı gözlerim yaşarmadan bitirebilir miyim, bilmiyorum boğazımdaki düğümleri bu yazıya aktarabilir miyim?

Yıllardır çözümlenememiş bir dava bu, sorulan sorularsa hep aynı.

Kadın kimdir, nedir, hangi konumdadır, neden vardır?

Kadın cinsiyettir, erkeğin de bir cinsiyet olması gibi. Mesleklere, eğitime, yaşa, kiloya, kıyafete, makyaja göre değişmez. Bir erkeğin yürüyüşüne karışmayan toplum, kadını yürüyüşü için kınayamaz. Bir erkeğin kahkahalarını konu edinmeyen devlet, kadının gülüşüne dil uzatamaz!

Sanıyorsunuz ki seviyorsam döverim de. Ekmeğini alıyorsam yatağımı ısıtmak zorunda.Tüm gün evi temizler, çocuklara bakar, yemek yapar, her türlü işe koşturur, giysileri o yıkar, ütümü o yapar yine de asla teşekkür etmem, minnet duymam. Bütün bunlar yetmezmiş gibi kavanoz kapağı açınca takdir beklerim çünkü ben babasıyım, kocasıyım, abisiyim...

O bunları yapmak zorunda, işi ne ki başka?E biz de saçını okşuyoruz arada, çocuk doğuruyor sonuçta el üstünde tutmak lazım.


El üstünde tutulmak istemiyoruz, başınıza taç olmaya niyetimiz yok, çiçek kokuları bizi mest etmiyor artık. Çünkü elleriniz iznimiz olmadan vücudumuzda gezindi, başa taç değil omuzlara tabut yaptınız, çiçekleri koklamamıza izin vermediniz, toprağımıza süs oldu.

Çocuktuk, evlendirdiniz; kaçtık, buldunuz; evlendik, dövdünüz; sevdik, öldürdünüz; sevmedik, tecavüz ettiniz.

Amcaydın, dayıydın, babaydın, ağabeydin, komşuydun, öğretmendin, minibüsün şoförü, sokaktaki yabancı...

Çekin ellerinizi, çekin gözlerinizi, dokunmayın annemin ördüğü saçlarıma, ben daha çocuğum.

Vurmayın artık, morluklarımı makyaj kapatmıyor, korkuyor evladım benden, ben anneyim.

Okumak istiyorum, kahkaha atmaktan çekinmiyorum, örtü de takarım mini etek de giyerim, futbol oynayabilirim, bisiklete binmek kalçalarımı belirginleştiriyorsa bakmayın çünkü ben bisiklete binmek istiyorum. Kilolarım var utanmıyorum, göğüslerimin ölçüsü umrumda değil, kırmızı ruju ben istersem sürerim siz kesin sesinizi, duymak istemiyorum çirkin fikirlerinizi ve zikirlerinizi, ben kadınım!

Peki ya siz, kadını illa bir kefeye koymak isteyen, tüm kadınların karar verilen biçimde hayatını sürdürmesini isteyen sizler, asıl siz kimsiniz? Dindar mı maço mu? Ya da şöyle sorayım insan mısınız?


Hakları, yaşamları ellerinden alınmış kadınlar.

Ayraç koydular kitap sayfalarının arasına, son kez olduğunu bilmeden. Bir fincan kahve var camın önünde, yarısı dolu fakat buz kesmiş içilmez artık. Şurada bir saksı, sulanmayı bekliyor, solmuş. Bitmiyor hiçbir şey, bitemiyor. Yarım kalmış Özgecan Aslan gibi, Emine Bulut gibi, Aleyna Çakır gibi, umutları yok olmaya mecbur bırakılmış birçok kadın gibi.

Hayallerini tamamlayamadılar, tamamlayamayacaklar. Artık şarkı söyleyemeyecek ve dans edemeyecekler, bahçeleri öksüz kaldı, ağaçlarına kuşlar uğramıyor artık sevdikleriyle aynı gökyüzüne bakamıyorlar. Tamamlayamadıkları dillerinde öldüler, ölüyorlar, ölmesinler.

Çocuğunu büyütemeyen, okulunu bitiremeyen, çocukluğunu bilmeyen her kadının hakkı hepimizin boynunda.

Yetmedi mi insanoğlu, bitsin bu dava, dinsin şu fırtına...