Nedir bu? Sabah bizi yatağımızdan kaldıran, yemek yemeye zorlayan... İstemesek dahi işe gitmek zorunda oluşumuz... Hayat mı? Sanmıyorum. Bazı durumların alışkanlık haline gelmesi sonucunda, kendimizi nasıl hissedersek hissedelim, yapmak zorundaymışız gibi, bir kuralmış gibi tıpkı, zorlayarak dahi olsa o günü atlatmaya çalışmak gündelik alışkanlıklarımızın sonucu.

Evet, gerekiyor bu dediklerimin hepsi. Ama asıl aklıma takılan şu; kimse çalışmasa, herkes ailesinde var olan parayla geçirse gününü, yine de çalışmak zorundaymışız gibi hissedecek miydik?


Yoksa bu hayat dediğimiz döngü, hep etrafımızdaki insanlarla mı ilişkili? Kendi fikrimizi oluşturan da çevre dediğimiz bu topluluk değil mi aslında? Fikrimce herkes etrafındaki beş insanın ortalamasıdır. Yanı başımızdaki insanlar ne kadar kültürlü ise o kadarız, ne kadar tembel ise o kadar tembeliz biz de. Evet, etrafımızdaki insanlar ortalamamız, ancak kendi ortalamamızı yükseltmek de bizim elimizde. En önemlisi bunun farkında olmak sanırım...