Vitrinlerce gizli kapaklı, kimi zaman yasaklı hayal

Telekranlar dizseler, karıncalanır, durur

Bu böyle dinmeyecek kadar cesur, biraz da yeni

Siz insanlar ne derdiniz?

Canım bu dünyalık hali

Oynayacaksa yerinden hali, vakti

Ve çatlayacaksa da artık şu dünyanın vitrini

Orada yazmıyorsa da bilinsin

Akıllara soma yutturulamaz.


Kabinlerin darağacında sallanan

Çoğu kez denenmeden bırakılan umutlarınızı aşıra aşıra

Aşırılaştım insanlıkta

Benim içim, diyorlar ki bir toplama kampı

Pekala hep topladım ardınızı, ezilen umutları

Hiçbir zaman bilmeyecekler ki

Hep toplayacağım önlerindeki çiçekleri


Bir çocuk değse oyuncak vitrinine

Dokunduğu yerlerin kanla silindiği bir devir bu

Gözlerim, her an bir cinayete tanık

Artık biz de tanıdık, vitrinler birer suç mahalli

Öyleyse bende o kantarın kaçan topuzu

Savuruyorum kesilen toplar hatırına

Keserim bak topunuzu, soyunuzu, sopunuzu


Ben, o susamadığında da içine konuşan

Vitrinlerin kör ışığında bırakılan o cansız manken

Hayallerime kinimi katmış yoğururken

Kapladı ortalığı

Ritüellere pek de saygısı olmayan sesler

Yutkundum, boğazımda hayallerimin bozuntusu

Yutamadım, bu doğrudan kalbe inen bir yumru

İşte, ben tükürünce çatladı dünyanın vitrini!


Okları sıyırmadan, sıyırmalı

Derimi etimden, etimi de kemiğimden

Susturamıyorum, kulaklarımda kamaşıp duran sesleri

Sen! Etinle kemiğinle nefret etmiştin, unutma!

İnsani duyguların kaynağı ruhtu oysa!

Şimdi nefretlikleri ruha yükleyip de mi gitmeli?


İşte geldim, önümde defolu insanlar sergisi

Ve kanunu buranın, özünden sakınmak

Gözünden değil

Sergilemek, en çok olmayanı

Burası defolu insanlar sergisi

Başta kendini olduramamak

Kanını toprak doyurmaya ramak kala da

Yerini dolduramamak mübah


Nihayetinde yalın akıl kavradım her şeyi

Görünenler ardında bir şey yoksa sevilirler

Herkeste görünenin ardına saklanma telaşı

Eğer ki doluysa onların da sırtları

O zaman herkeste biraz da taşlama sanatı

Anladım mı? İnsanlar en çok da

Kendi çalgılarından sesler duymak isterler.