[şiir yazmaya başladığım gün delirmiştim.]

 

ılık ılık akan bir boşluk misali yürürken

tarafların aleladeliğine göz gezdirmekten kaçınıyordu.

iş etmediği yetmez gibi insanların birbiriyle iletişim kuramama beceriksizliği karşısında

herkesten nefret etme seçeneğini devreye sokmak için

her türlü silahı etkin kılacak gibi duruyordu.

tırmanmaya çalıştığı duvarların hasar kayıt kontrole makbuz yapmak için

birçok masraf açtığını hatırlayınca gözüne uykular girmez oluyordu.

anlamaya başlıyordu tüm olup bitenleri gelgitli durumlara bağlı.

oysa bulunmuyordu hiçbir nefret unsuru hayatının sayfaları arasında.

hayatın tadını çıkarmak için asla ve asla bir düğme olduğunu düşünmüyordu.

var olduğunu hayal edemiyordu böyle bir cümleye karşı.

bir harf olma yatkınlığına bile uzak olup her nefes alışı ona

hayattan uzaklaşmak için bir neden gibi geliyordu.

uyuyordu kelimelere karşı sınırsız bir nefretle birlikte.

zaman boşluktan itibaren duruyordu.

gitmiyordu içinde biriken toz yığınları, bırakmıyordu sürünmenin azameti.

kendinden iz bıraktığı tüm tenler bırakıp gidiyordu biriken toz boşluğunu.

zamansız kabare devam etmekte diretiyordu.

moda sahilde çalmaya devam ediyordu yüzündeki ürkek güzellik.

anlamıyordu diretmekte karar verdiği aptallığı.

ruhunu yaşatmaya devam ediyordu düşünceleri.